Skip to main content

Posts

Geyikli Yükyeri İskelesi

Çanakkale’yi kısa bir şekilde tanıtan Yükyeri İskelesi,Ezine ilçesinin küçük ama sıcak parçası Geyikli Köyü’nde konumlanmıştır. 1990’lı yıllarda inşa edilen iskele, gezileri esnasında dinlenmeye ihtiyaç duyanları ağırlama görevini üstlenmiştir. Balıkçı gemilerine ve Bozcaada’dan kalkan feribotları da ağırlamayı unutmaz Yükyeri İskelesi. Etrafındaki çay bahçelerinde manzaranın tadını çıkarırken çayınızı yudumlamanın tadını çıkartmak ruhunuza ve beyninize iyi gelecek.

Çanakkale Kilitbahir Kalesi

Tarihi yapılarının yanı sıra köklü tarihini de yaşatmaya devam eden Kilitbahir Kalesi, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul kuşatması sırasında yaptırılmıştır. 1452 yılında yaptırılan kale Çanakkale’nin karşısında olan Kilitbahir köyünde bulunmaktadır. Ardından Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği üzerine restore edilmiştir ve 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından tekrar restorasyonu yapılmıştır. Papalık Donanması’nın Bizans İmparatorluğuna yardım etmesini engellemek amacıyla yapılan Kilitbahir Kalesi, günümüzde korunması gereken kültürel varlıklar arasında yer almaktadır. Eceabat ilçesinde bulunan bu görkemli kalenin manzarası gözleri dolduracak kadar muhteşem. Çanakkale’nin o benzersiz denizine bakan yüzü gören herkesi selamlar uzaktan.

EFES

Efes  ( Grekçe   Ἔφεσος ,  Ephesos )  Anadolu 'nun batı kıyısında, bugünkü  Selçuk  ilçesinin 3 km uzağında bulunan, daha sonra önemli bir Roma kenti olan antik bir Yunan kentiydi.  Klasik Yunan  döneminde  İyonya 'nın oniki şehrinden biriydi. Kuruluşu  Cilalı Taş Devri  MÖ 6000 yıllarına dayanır. 1996 yılı içinde, Selçuk Aydın ve Efes yol üçgeninin yaklaşık 100m kadar güney batısında, mandalin bahçeleri arasında Derbent Çay'nın kıyısında Çukuriçi Höyük saptanmıştır. Arkeolog Adil Evren başkanlığında yapılan araştırma ve kazılar sonucu, bu höyükte taş ve bronz baltalar, iğneler, açkılı seramik parçaları, ağırşaklar, obsidien (volkanik cam) ve sileks (çakmak taşı), deniz kabukluları, öğütme ve perdah aletleri ele geçirilmiştir. Yapılan değerlendirmeler ışığında, Çukuriçi Höyük'te, Neolitik Dönemden Erken Bronz Çağına kadar bir yerleşimin ve yaşamın olduğu saptanmıştır. Aynı tür malzemeler, yine Selçuk, Kuşadası yolunun yaklaşık 8. km'de Arvalya Deresi'nin bit

Mor Loozor Manastırı

Mor Loozor Manastırı ,  Mardin  ilinin  Midyat  ilçesine bağlı  Mercimekli  (eski adıyla Habsnas veya Habsus [1] ) köyü sınırları içerisinde bulunan  Süryani manastırıdır . Manastırın 5. veya 6. yüzyılda, Süryani ruhanilerinden olan Şemun dı-Zayte tarafından kurulduğu veya yenilendiği düşünülmektedir. [1]  Çoktan terk edilmiş olan manastırın yapıları halen ayaktadır. [2]

Mor Gabriel Manastırı

Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı , dünyanın ayakta duran en eski  Süryani Ortodoks   manastırıdır .  Mardin  ilinin  Midyat  ilçesine bağlı  Güngören  köyü sınırları içerisinde, [1]   Süryanilerin  anayurdu olarak bilinen  Turabdin  platosunda bulunmaktadır. Manastır idaresinin, komşu köylerin sınırları içerisindeki 100 hektarlık ormanlık alanı işgal ettiği iddiasıyla açılan dava Ağustos 2008'den beri devam etmektedir. [1]

Barlaham Manastırı

Barlaham Manastırı ,  Türkiye 'nin  Hatay ilinin   Yayladağı  ilçesinde harap hâlde bir  manastırdır . Manastıra ulaşımın tek yolu  Yeditepe  beldesinden yaya olarak 2.5 saat boyunca dağa tırmanmaktır. Manastır, Türkiye- Suriye  sınırına yakın bir konumdadır. MÖ 3. yüzyılda,  Selevkos İmparatorluğu  döneminde manastırın yerinde  Dorik  bir tapınak vardı. MS 4. yüzyılda aziz olarak ilan edilmiş Barlaham (Barlaam) manastırın bulunduğu yere gelmiş,  Zeus  heykelini yıkarak keşişlerden oluşan bir topluluk kurmuştur. 6. yüzyılda bugünkü manastırın güneydoğru köşesine bir kilise  yapılmış; ama bu kilise  526 Antakya Depremi 'nde yıkılmıştır. Manastır 950-1050 yıllarında Gürcü papazlar tarafından tekrardan yapılmıştır. 1268 yılına kadar faaliyet gösteren mansatır, bu tarihte terk edilmiştir.

Aya Nikola Manastırı

Kırklareli Vize ilçesi Kıyıköy, Pabuçderesi Vadisinde bir su kaynağının çevresinde yapı kalıntılarının bir manastıra ait olduğu anlaşılmıştır. Kıyıköy’e 700 m. uzaklıktaki bu kalıntıların mimari şekilleri ve içerisindeki bezemeleri dikkate alındığında manastırın İmparator Iustinianus döneminde (527-565), VI.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Günümüze gelebilen kaya manastırlarının en iyi korunmuş örneklerinden olan bu manastır, kayalara oyularak meydana getirilmiştir. Manastır kayalara oyularak meydana getirilerek kademe halinde hücreler olup, kuzeyindeki merdivenlerle altındaki ayazmaya inilmektedir. Manastır üç bölümden meydana gelmiştir. Bunlardan birinci bölüm büyük bir kilise, ikinci bölüm kilise arkasındaki ayazma, üçüncü bölüm ise nartekse bitişik olan iki ayrı mekandır. Kayalar içerisine oyularak yapılan manastıra tuğla ve taştan yeni mekanlar eklenmiştir. Manastırın kilisesi, nartek, naos ve apisiten oluşan düzgün bir plan göstermektedir. Uradaki üç bölümlü narteks uz