Kafkasya Cephesi, I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun Rusya İmparatorluğu, daha sonra Britanya(Dunsterforce), Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ve Merkezi Hazar Diktatörlüğü ile karşı karşıya geldikleri cepheye verilen isimdir. Kafkasya Cephesi, savaş sırasında Doğu Anadolu içlerine kadar genişlemiş, Trabzon, Bitlis, Muş ve Vanşehirlerine kadar yayılmıştır. Kara harbi, Karadeniz Bölgesinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu deniz gücü ve Rus donanması tarafından desteklenmiştir.
Rusya'daki Çarlık rejiminin yıkılmasıyla savaşın son yılında bu cephede farklılıklar doğmuştur. 1918'de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti de Osmanlı İmparatorluğu'nun yanında yer almış ve Bakü Muharebesi'nde müttefik olmuştur.Alman İmparatorluğu ise Haziran ve Ekim ayları arasındaki Alman Kafkas Seferleri sırasında Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti'nin yanında Osmanlı'ya karşı savaşmıştır.
Konu başlıkları[gizle] |
Taraflar[değiştir]
23 Şubat 1917 Rus Devrimi ile başlayarak Rus Kafkas Ordusu dağılmış ve bu cephede olan Ermeni Gönüllü Tugayları veErmeni milisleri (çeteleri) güçlerini birleşerek yeni kurulan Ermeni devletinin ordusu olarak Osmanlı'nın karşısına çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında Brest-Litovsk Antlaşması (3 Mart 1918) ve Ermenistan Demokratik Cumhuriyetiile Batum Antlaşması (4 Haziran 1918) imzalanarak çatışmalar kısmen sonlandırıldıysa da, silahlı çatışmalar Osmanlı İmparatorluğunun Orta Hazar Diktatörlüğü, Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ve Britanya İmparatorluğunun yolladığı Dunsterforce elit birlikleri ile devam etmiştir.
Diğer yandan Almanya petrol kaynaklarının güvenliğini sağlamak amacıyla Alman Kafkasya Seferini düzenlemiştir. Alman Kafkasya Seferi Osmanlı ve Almanya'yı Batum'da karşı karşıya getirdi. Çatışmalar bu cephede Mondros Ateşkes Anlaşması (30 Ekim 1919) ile sona erdi.
Amaçlar[değiştir]
Osmanlı İmparatorluğu'nun bu cepheyi açma sebepleri:
- 93 Harbi'nden beri Rusya’nın elinde olan Kars, Ardahan, Artvin ve Batum illerini geri almak.
- Rusya'nın kontrolü altında olan Kafkasya Müslümanlarının ayaklanarak kendi topraklarını kurtarmasına yardım etmek.
- Hazar Denizi'nden başlayarak Orta Asya'da yaşayan,Türk dillerini konuşan Türkî halklarla temasa geçerek Turancılıkplanını gerçekleştirmek.
- Rusları bu cepheye güç transferi yapmak zorunda bırakarak Almanların Doğu Cephesi'ndeki hareketlerini hafifletmek. Bu kararın verilmesinde Almanların Azerbaycan-Bakü petrollerinden yararlanma isteğinin de katkısı vardır.
Ermeniler Ermeni Gönüllü Tugayları'na katılmaları döneminde Büyük Ermenistan adı verilen toprakları ele geçirmek ve başlangıçta Rusyanın altında özerk olsa bile, Ermeni devletinin temellerini atmak amaçlarıyla örgütlenmişlerdir.
Güçler[değiştir]
Bölgede Osmanlılar'ın 3. Ordusu vardı. 1916 yılında, Çanakkale Savaşı'ndan sonra, 2. Ordu kısmen bu cepheye transfer edildi. Çatışmaların başında, Osmanlı birleşik kuvvetleri 100.000'i asker olmak üzere diğer (polis, lojistik gibi) kuvvetlerle birlikte 190.000'i buluyordu. Donanımları yeterli değildi.
Rus Kafkas ordusuna Osmanlıların savaşa girecekleri kuşkusunun başlaması üzerine önem verilmeye başlandı. Savaş öncesi bu ordunun bütün kuvveti, 100 tabur, 117 bölük ve 250 toptan ibaretti.[1] Bu birliklerde 100.000 er ve 15.000 atlı güç vardı. Rusların geri hizmetlere ayırdığı 150.000 kişilik bir kuvvet bulunmaktaydı. Rus'ların bütün Kafkasya bölgesinde 160.000 kişilik silahlı güçleri vardı. Rus güçleri Batum, Alexandropol (bugünkü Gümrü), Erivan arasında I. Kafkas Kolordusu, 66. Yedek Tümeni, 1. 2. ve 3. Plaston Tugayları, 1. ve 2. Kazak Tümenleri ve bir Sibirya Süvari Tugayı olarak ayrılmıştı. Bu güçlerin gerisinde de Tiflis'te 2. Türkistan Kolordusu vardı.[1] Ruslar savaşın başlangıcında Tannenberg ve Masurian Gölleri Cephesi'nde yenilgiye uğramaları nedeniyle, geride sadece 60.000 asker bırakarak, güçlerinin neredeyse yarısını Avrupa Cephesi'ne taşımak zorunda kaldılar. Nazarbekov, Silikian ve Pirumov gibi ünlü Ermeni generalleri bu cephede bıraktılar. Rus Kafkas Ordusu devrimle birlikte 1917 yılının Şubat ayından itibaren cepheyi terkedecektir. Bu ordu 1917'de dağıldığında 110-120 bin Ermeni kökenli asker aktif bulunuyordu. Kafkas Ordusu kâğıt üzerinde Genel Vali Varantsov Dashkov komutasındaydı. Valinin Kurmay Başkanı General Yudiniç asıl (askeri) komutanı idi. Rus Kafkas Ordusunun karargahı ve kurmay heyeti Tiflis'te bulunuyordu. Kafkas Ordusu'nun savaş planı, savunma esasına ve sınır yakınlarında bölgesel saldırı hareketlerine girişmek üzere düzenlenmişti.
Rus Kafkas ordusuna 4 Ermeni Gönüllü Tugayı ile 2 Gürcü taburu katılacaktır. 1914 yazında, Ermeni gönüllü birlikleri Rus Silahlı Kuvvetleri altında kurulmuştur. Rusya'nın Ermeni vatandaşları askerlik zorunlulukları dolayısıyla zaten Avrupa'ya gönderilmişti. Gönüllü birliklerin oluşturulmasında o ana kadar hizmet etmek zorunda kalmamış Ruslar ve Rusya'da yaşamayan Ermenilerden yararlanılmıştır. Bu güç Rus Kafkasya Komutanlığı'ndan bağımsız olarak Kafkasya Valiliği altında kuruldu. Bu kuvvetlerin başına Andranik Toros Ozanyan getirildi, diğer birimleri ise Drastamat Kanayan, Arşak Gafavian, Sargis Mehrabyan komuta etti. Osmanlı temsilcisi Karekin Bastermadjian (Armen Karo) da bir tugayın komutasını aldı. 1914 yılında ilk kurulduğunda 20.000 asker vardı ve zaman içinde katılımlarla sayısı arttı. 1916 yılına gelindiğinde, Nikolay Yudeniç'in kararıyla bu birimlerin bir kısmı dağıtıldı, bir kısmı da Rus Kafkas Ordusu altında birleştirildi.
Savaş Sırası[değiştir]
Öncü[değiştir]
1914 Haziranında Erzurum’da Ermeni kongresi yapıldı.[2] Kongrede amaç Ermenilerin olası savaş çıktığında takınacakları tavrın kararlaştırılmasıydı.[2] Osmanlı İmparatorluğu'nda hükümet olan İttihat ve Terakkinin önemli isimlerinden Naci Beyi ve Şakir Bahattin bu kongreye katılırlar.[2] İttihat ve Terakki Ermenilerden bazı taleplerde bulundu.[2] İsteklerin başında Ermenilerin savaş çıkması durumunda sadık kalacağına dair söz vermesi bulunmaktaydı.[2] Ruslara karşı savaşacak Ermenini askerlerinin verilmesi ikinci istekdi.[2]Ermenilerin cevabı ise Osmanlı Ermenilerinin devletlerine sadık olduklarını ama bağımsız (İttihat ve Terakki hükümetinden) hareket edecekleridir. Rusya’daki Ermenilerin Rusya’ya sadık olduklarını ve Kafkaslardaki ayaklanma teklifine ise karışmayacaklarını iletmişlerdir.[2] Bahattin’i Şakir “Ama bu ihanettir” diye bağırmıştır. Tarihçi Erikson bu toplantı sonrası İttihat ve Terakki partisinin Osmanlı Ermenilerinin güçlü ve detaylı planlarla Rus bağlantısı olduğunun ve amaçlarının Osmanlı İmparatorluğu'ndan bölgeyi ayırmak olduğunun farkına vardığı sonucuna vardı.[3]
1914[değiştir]
1 Kasımda Ruslar sınırı Bergmann Atağı ile geçti. Kasım ayının sonunda çatışmalarda Ruslar Erzurum-Sarıkamış ekseninde Osmanlı sınırları içinde 25 kilometre derinde tutundu. Rusların başarılı atağı, güney omuz boyunca Ermeni tugaylarının etkili olduğunu yerlerdenKaraköse ve Doğubeyazıt'ı almasını sağladı. Doğubeyazıt Van ilinin kuzey komşusu idi. Osmanlı kayıpları yüksekti: 9000 ölü, 3000 esir ve 2800 firari. En şiddetli kış ayında Hafız İsmail Hakkı Bey İstanbul’daki Genel Kurmay ikinci Başkanlığını bırakıp Enver Paşa’nın arzusuyla Kafkasya’ya sefer için 3. Orduya atandı.
Aralık ayında Rus Çarı 2. Nicholas, Kafkasya Cephesi'ni ziyaret etti. Tiflis'ten Ermeni Ulusal Bürosu başkanı Alexander Khatisyan ve Ermeni Kilisesi başkanına hitaben:
Ermeniler, şanlı Rus Ordusu saflarına girmek için aceleyle tüm ülkelerden, Rus Ordusuna hizmet etmek için geldiler... Bayraklarımızı serbestçe Çanakkale ve Boğaz içinde sallayalım, buranın halkları Ermeni olacaktır. Haydi yeni bir yaşam için diriliş ve Türkiye'de İsa'ya inanan Ermeni halkının .... | |
–Nicholas II of Russia |
15 Aralık tarihinde Ardahan Harekâtında Alman Yarbay Strange komutasındaki Osmanlı güçleri Arduch şehrini ele geçirdi. Yarbay Stange güçlerinin amacı Rusların dikkatini dağıtmak ve operasyonları ile Rus planlarını bozmaktı. İlk görevi Çorok bölgesinde oldu. Bu birime isyankâr Adjars tarafından yardım edildi. Daha sonra Enver Paşa Sarıkamış Savaşı'nı desteklemek için bu gücün planını değiştirdi. Bu güce Sarıkamış Harekâtı'nı destek amaçlı Rus geri destek bağlantısını oluşturan Kars hattını kesmesi emredildi. Bu güç emredildiği gibi 1 Ocakta Ardahan'a ulaştı.
22 Aralık tarihinde 3. Ordu Kars için emir aldı. Bu emir Sarıkamış Harekâtı'nın başlangıcı oldu. 3. Ordu ilerlemesi karşısında Vali Vorontsov Rusların Kafkasya Ordusunu geri çekmeyi planladı. Ancak General Yudeniç, Vali Vorontsov'un çekilme emrini dinlemedi ve Sarıkamış'ı savunmak için kaldı. Enver Paşa 3. Orduyu kendi komutasına aldı ve Rus askerlerine karşı savaşa girdi.
1915[değiştir]
6 Ocak, Sarıkamış Harekâtında 3. Ordu karargahı ateş altında kalır. Hafız Hakkı geri çekilme emri verir. 7 Ocak, 3. Ordunun kalan güçleri Erzurum yolunda geri yürüyüşü başladı. Enver Paşa yenilgiden sonra komutanlığı bırakarak İstanbul'a döndü. Ermeni Gönüllü Tugaylarının Rus kuvvetlerinin başarısında önemli etkileri olmuştur. Kritik zamanlarda Osmanlı cephe hareketlerine meydan okudular: "Osmanlı'nın gecikmesi Sarıkamış etrafında Rus Kafkas Ordusuna yeterli kuvvet konumlandırmak için zaman kazandırmıştır." 18 Ocak, Yarbay Strange Ardahan Cephesi'nde ilerleyerek savaş öncesi sınırlara 1 Mart 1915 tarihinde dönülmesini sağladı.
Şubat'ta Genel Yudeniç Sarıkamış'ta kazandığı zafer için övgü kazandı. Aleksandr Myshlayevsky'nin yerine Rus Kafkas birliklerinin komutanlığına terfi etti. Aleksandr Myshlayevsky bölgeden çekildi. Müttefikler (İngiltere ve Fransa) Batı Cephesi'nde üzerlerindeki baskıyı hafifletmek için Rusya'dan yardım istediler. Rusya da bir deniz saldırısı ile Kafkaslar'da üzerindeki baskıyı azaltmak için Müttefiklerden yardım istedi. Karadeniz'deki operasyonlar Rus kuvvetlerine güçlerini yenileme şansı verdi. Çanakkale savaşı Osmanlı başkentini ele geçirme amaçlı olarak yapılsa da bu operasyonun Kafkasya'daki Rus kuvvetlerine büyük yardımı oldu. 12 Şubat'da 3. Ordu komutanı Hafız Hakkı Paşa, tifüs hastalığından öldü ve Tuğgeneral Mahmut Kamil Paşa onun yerine atandı. 3. Ordu cephe gerisi ayaklanmalarla uğraşıyordu. 27 Şubat Adilcevaz’daki Ermeniler 30 kadar Siirtli askerin Arin köyünde geceyi geçirmelerine silahla karşı çıktılar.[4] Çıkan çatışmada Van'ın Erciş’teki jandarma müfrezesi ile karşılık verildi.[4] Çatışma sonucunda Adilcevaz'daki bu Ermeni güçleri yelkenli gemilerle Van Gölü’ne açılarak kurtuldular.[4] 27 Şubat itibariyle Osmanlı ordusundaki Ermeniler silahsızlandırılıp cephe gerisi birimlere aktarıldı.
Mart ayında stratejik durum istikrarlı idi. Ruslar güneyde Eleşkirt, Ağrı ve Doğubeyazıt şehirlerini ellerinde tutuyordu. Oralarda küçük çatışmalar vardı. Osmanlıların bütün Doğu Anadolu bölgesinde güvenliği sağlamak için yeterli güçleri yoktu. 1. ve 2. Ordulardan 3. Orduya gelen takviyeler bir bölüğü geçmemekteydi. Gelibolu Osmanlı kaynaklarını eritmeye başlamışdı.
15 Nisan Rus Kafkas Ordusu komutanlığı ellerindeki esirleri cepheden Rusya içindeki esir kamplarına taşımaya karar verir. Esirlerin taşınması için tren kullanılır. Ama esir vagonları içindekiler ile unutulur.[5] Vagonlar birkaç hafta yolculuktan sonra kilitleri açılınca çoğu açlıktan ve havasızlıktan boğularak ölmüş esirlerle karşılaşırlar.[5]
20 Nisan günü Van kentinde ayaklanma başladı. Ermeni isyancıları 300 tüfek ve 1.000 tabanca ile 1.500 gönüllü Ermeni ile 30.000'i bulan Ermeni Vanlılar ve 15.000 Ermeni mültecinin korunmasını üstlenmiştir. Van Valisi’nin daha önceki yardım çağrılarına cevaben Bitlis’te bulunan Kâzım Bey komutasındaki birkaç tabur Van’a gönderilir. General Yudeniç onlara destek olmak için üç haftadan fazla süren çatışmalardan sonra döndü. Käthe Ehrhold Van'daki ayaklanmada Ermeni köylülerini korudu. General Yudeniç saldırı planlamasında Van şehrine bir bölük ayırdı. Bu askerler General Trukhin'in komutası altında olan Baykal Kazakları ve bir Ermeni gönüllü tugayından oluşmaktaydı. Osmanlı güçleri ile çatışsan Ermeni halkı rahatlatmak için bir kanat olmuştur.
24 Nisan tarihinde Dahiliye Nezaretince, o zaman Dahiliye Nazırı olan Mehmed Talat Paşa tarafından, Ermeni Komite merkezlerinin kapatılması, elebaşılarının tutuklanması ve her türlü belgelerine el konulması kararı alındı. Bu karar s:Ermeni faaliyetleri - Resmî Yazışma (24 Nisan 1915 Kararları) bütün vilayetlere iletildi. Bu karar üzerine devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan İstanbul'dan başlayarak diğer merkezlerdeki Ermeni liderler tutuklanmışdır.
6 Mayıs'ta, Ruslar ataklarını iki ana koldan gerçekleştirdi. Kuzeyde Rus güçleri Tortum Vadisi yoluyla Erzurum'u amaçlasa da Osmanlı 29. ve 30. Tümenleri bu saldırıyı durdurmayı başardı. Osmanlı X. Kolordusuna karşı Rus kuvvetleri saldırdılar. Güney kanadında Osmanlılar başarılı değildi. Bu başarısızlıkta, Mirliva Halil Paşa'nın Bitlis ve çevresinde konuşlanan güçlerini daha önce İran Cephesi'ne taşımasıyla bu kanatta bir boşluk yaratmasının da payı vardı ve Rusların ilerlemesi kolaylaşmıştı.[4] 11 Mayıs'ta Malazgirt şehri düştü.17 Mayıs günü, Rus kuvvetleri Van şehrine girdi. Osmanlı kuvvetleri geri çekilmeye devam etti. Bu arada Ermeni isyanları tedarik hatlarını kesiyordu. Savaş hattı müdafadan sathı müdafaya değişmişti. Rus güney kanadı Van Gölü çevresine geldiğinde Osmanlılar son derece savunmasız idi. Burada sadece 50.000 asker ve 130 topçu 600 kilometrelik bir hattı korumak zorunda kalmışdı. Rusların üstünlüğü kesindi. 21 Mayısta General Yudeniç Van şehrine geldi. Şehir ve kalenin anahtarları Ermeniler tarafından kendisine sunuldu. General Yudeniç daha önce kurulan Ermeni geçici hükümetini onadı. Bu hükümetin başına Van Valisi olarak Aram Manougian atandı. Van güvene alınınca General Yudeniç mücadeleye yaz boyunca Van Gölü'nün batısında devam etti.
27 Mayıs tarihinde "Tehcir Kanunu" olarak bilinen, asıl adı "Savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için asker tarafından uygulanacak önlemler hakkında geçici kanun" kabul edilmiştir. Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinde bulunan Ermenilerin,Musul'un güney kısmı, Zor ve Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarında bulunan Ermeniler ise Suriye'nin doğu kısmı ile Halep'in doğu ve güneydoğusuna nakledilmesi planlanmıştır.
6 Haziranda Arapkir Ermenileri tehcir edildiler. Fırat kıyısında Arapkir’den çıkan kervanlar kurşunlandılar. 7 Haziranda Erzincan ve Akn şehirlerinde, 10 Haziranda Mardin şehrinde, 11 Haziranda Khotochur şehrinde, 14 Haziranda Erzurum'da, 22 Haziranda Kayseri'de, 26 Haziranda Harput, Trabzon, Merzifon ve Samsun'da, 24 Haziranda Şebinkarahisar tehciri başladı. Haziran başında da Şebinkarahisar Ermeni milis güçleri tarafından ele geçirildi. Hızla şehrin çoğunu dışarı sürdüler ve şehri Osmanlı askerlerine karşı kale yaptılar. Birkaç Müslüman öldürüldü. Ancak, Osmanlı birlikleri kaleye saldırdı. Müslüman köylüler silahlanarak Şebinkarahisar yakınlarındaki kırsalda Ermeni milislerini öldürdü.
19 Haziran tarihinde, Ruslar bir ileri atak daha başlattı. Bu atak, daha önce ele geçirdikleri Van Gölü çevresinde kuzeybatı yönüne doğru idi. General Oganovski komutası altında Ruslar Malazgirt tepelerinin batı tarafı içine bir saldırı başlattı. Ruslara karşı hiç ummadıkları Osmanlı IX. Kolordusu şaşırtma amaçlı bölgeye gelmişti. Ancak Ruslar IX Kolordunun 17. ve 28. bölümler ile de Muş için ilerlemekte olduğunun farkında değildi. 1. ve 5. Seferi Kuvvetler Rus saldırgan kuvvetleri üzerine gitti. Bu arada Tuğgeneral Abdülkerim Paşa'nın komutası altında kurulan "Sağ kanat Grubu" güneye doğru konumlandırılmıştı. Doğrudan Enver Paşa'ya bağlı Abdülkerim Paşa büyük bir süpriz yapacakdır ve kuvvetleri Malazgirt'te Rusları yenecektir. General Oganovski bu olaylar sonucu Adilcevaz’a geri dönmek zorunda kaldı. Ahlat’a doğru ilerlemesinin önü kesilmiş oldu. Generali Nazarbekov (Nazarbekiyan) ve Tatvan’da bulunan General Şarpantiye, bu kuvvetler karşısında fazla dayanamamış ve Adilcevaz’a doğru geri çekilmek başladılar.
Adilcevaz’da bulunan ve Nazarbekov’un komuta ettiği Rus birlikleri, diğer Rus birlikleriyle beraber Adilcevaz’ı terkederek Van’a doğru geri çekildiler.
29 Eylülde Ermeni grupları ve yerel Ermeni ihtilalciler Urfa'da ayaklandılar. Şehrin Ermeni yönetimi yerel jandarma güçlerine karşı saldırılar düzenlendiler. Müslüman evleri yakıldı ve Müslüman sivilleri öldürdü. Urfa isyanında 3. Ordunun Osmanlı birliklerini bölgeye aktarması gerekiyordu, şehirdeki makineli tüfek ile silahlı isyancıları yenilgiye uğratmak zordu. Ermeni milislerin yenilgisinden sonra 2.000 Ermeni Urfa'dan Musul'a ağır koruma altında gönderildi.
24 Eylül günü, büyük Dük Nicholas Kafkasya'daki tüm Rus kuvvetlerinin başına terfi edildi. Bu terfi onu Rus Kafkas Ordusunun başında olmaktan çıkardı. Onun yerine General Yudeniç Rus Kafkas Ordusunun başına geçti. Yudeniç yeni görevinde Rus Ordusunu yeniden düzenlemeyi ilk işi olarak ele aldı. Bu yüzden Ekim-Kasım-Aralık aylarında bu çephe sessizdi.
1915 yılının sonunda, Rus kuvvetleri 200.000 erkek ve 380 adet topçu seviyeyesine ulaştı. Ocak 1916 itibariyle, Osmanlı kuvvetlerinin bu cephede 126.000 erkek, ama sadece 50.539 mücadele gücü vardı. 3. Ordunun elinde 74.057 tüfek, 77 makineli tüfek ve 180 topçu vardı. Kafkas Osmanlı güçleri kuvvet olarak kâğıt üzerinde büyüktü ama gerçekte bu kuvvetlerin hepsi savaçacak durumda değildi. Osmanlı Yüksek Komutanlığı bu dönemde Kafkasya Cephesi'ndeki kayıpları telafi etmede başarısız oldu. Gelibolu savaşı tüm kaynakları emmişti. Ek olarak bu cephedeki 1. ve 5. Seferi Kuvvetler Mezopotamya'ya konuşlandırıldı. Bunda Enver Paşa'nın 1916 yılında diğer cephelerdeki duruma bakarak Kafkas Cephesi'ne ikincil öneme sahip olduğuna karar vermesi etkili olur. Enver Paşa bu analizini 1918 de tekrar değiştirecekdir. Osmanlılar Rusların 1916 yılında saldırı yapmayacaklarını tahmin ediyorlardı. Bu varsayımın yanlış olduğu ortaya çıktı. 1916 yılında çok büyük toprak kaybedeceklerdir.
1916[değiştir]
Ruslar Kafkasya'daki yeniden düzenlenmiş ve güçlenmiş kuvvetleri ile taarruza geçtiler. Ocak ayı başında General Yudeniç gizlice güclerini Erzurum kalesine doğru yönlendirdi. Kış dünyanın bu bölgesinde askeri faaliyet için normal bir zaman olmamaktadır. 1914 yılında şiddetli soğuk ve kötü yollar büyük ölçüde 3. Ordunun Sarıkamış'ta imhasına katkıda bulunmuştur. General Yudeniç 1916 yılı kışını sürpriz bir fırsat olarak algıladı. Bu haraketin ilk ayağında 10-18 Ocak tarihinde Osmanlı ön kuvvetlerinin bir bölümünü Köprüköy Savaşı (1916) ile yok edecektir.
23 Ocaktan itibaren Ruslar Trabzon dolayında kıyı saldırılarını yoğunlaştırdılar. 17 savaş gemisinin desteklediği bu saldırılar sonunda Osmanlı birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. Osmanlı'nın bu cepheye deniz yoluyla takviyesi kesilmiş oldu.
3 Şubat tarihinde General Chernozubov Adilcevaz’ı ikinci defa işgal etti.[4] 15 Şubatta Erzurum Muharebesi (1916) ile Ruslar asıl güçlerini gösterecekdir. 16 Şubatta Mahmut Kamil Erzurum şehrinden geri çekilmeye başlar. Osmalı ve Rus güçlerinin arasındaki farkın yeterince büyük olmaması nedeniyle Yudeniç'in planı anahtar saldırıyı cephenin zayıf kesimlerinde yoğunlaştırdı. Bu yüzden Osmanlı savunma merkezine karşı saldırı büyük değildi. Ruslar atlı birlikleriyle Kara-gobek ve Tafet kalelerini aldı.
Şubatta Mehmet Vehib (Kaçı) Paşa 3. Ordunun başında bulunan Mahmut Kamil Paşa yerine geçer. Mahmut Kamil Paşa ise Harbiye Nezareti’ndeki görevine döner.
Rus Ordusu donanmanın desteğini de alarak 24 Şubat'ta Rize'yi işgal ettiler. 3 Martta Trabzon'a bir kolorduyla ilerlediler. 3. Ordu, Kemah-Refahiye-Tirebolu hattına çekildi. Of sınırına dayanan Ruslara karşı Baltacı Deresi'nde yöre halkından oluşan kuvvetlerin de yardımıyla Osmanlı askeri birlikleri savunma yaptılar. 15 Mart'da Of ilçesi sınırında Rus ordusunu 20 gün durdurmayı başaran Osmanlı birlikleri, Rusların denizden ve karadan saldırılarının yoğunlaşması ve bu arada hiçbir yerden destek gelmemesi sonucu geri çekilince, Of Rusların eline geçti. Daha sonra Sürmene işgal edildi ve Ruslar Trabzon kapılarına dayandı. 18 Nisan 1916'da Trabzon Rumlarından bir heyet, Osmanlı Birliklerinin 15-16 Nisanda şehri boşalttığını işgal kuvvetleri komutanı General Lyhkov'a bildirerek kendisini şehre davet etti. Erzurum Caddesinden Belediye Meydanına giren işgal kuvvetleri şehri teslim aldı. Göç edemeyerek şehirde ve köylerde kalan Müslüman halk mağdur bırakılmış, işkence görmüştür. Özellikle yerli azınlıkların bu eylemlerde yer aldığı ve yağmalama yaptığı öne sürülmüştür.
Mart 1916'da Bitlis, Muş, Van, Hakkari de Ruslar tarafından işgal edildi. Rus saldırısı sırasında özellikle Rus ordusunda bulunan Ermeni askerler girdikleri köy ve kasabalarda Müslümanları katletmiş, evleri yakmış, eşyalarını ve yiyeceklerini ellerinden almış olduklarından, Müslüman halkın elinde hiçbir şey kalmamış ve büyük bir yiyecek ihtiyacı doğmuştur.
Rus güçleri Bitlis önüne geldiler. Bitlis'in düşmesi Doğu Anadolu’yu Güneydoğu Anadolu’ya ve Bağdat-Halep’e bağlayan geçitin kaybedilmesi olacağından Istanbul süratle çare aramaya başlamışdır.[4] Istanbuldaki Savaş Kurmayı Edirne’de bulunan 2’nci Ordu’nun bu bölgeye sevk etmeye karar verdi. Çanakkale Bölgesinde bulunan 2. Ordu Kazım Karabekir komutanlığında bu cepheye kaydırıldı. 2. Ordu cephe düzenini alıncayakadar 3. Ordunun savunmada kalması emredildi. 3. Ordu bu dönemde gerekli hazırlıkları yapmaya başlamıştır.
10 Mart 1916'da Edirne'den Diyarbakır'a kaydırılan 16. Kolordu'nun komutanı olarak atama emrini alan Mustafa Kemal 15 Mart 1916'da bu cephede göreve başladı.
31 Mayıs'da 3. Ordu Tercan doğrultusunda taarruza geçti. Tercan geri alınmıştır. Bu güç Bayburt bölgesinden Of yönüne ilerleyerek Rus Kuvvetlerini geri çekilmesini sağlar.
3 Temmuz'da Rus ordusu genel bir taarruza geçti. Bu taruzda amaçlarından birisi Bayburt bölgesindeki Osmanlı kuvvetlerini yok etmekti. Bu amaçla Of yönüne doğru ilerlemişlerdir. 3. Ordu bu kanattaki kuvvetlerini Gümüşhane ve Kelkit hattına geri çekilerek birimlerini korumuşlardır. Bu geri çekilmeyle 16 Temmuz'da Bayburt Rusların olmuştur. 3. Ordunun 9. Kolordusu kanatların boşalmasıyla ileride kalamıştır. Bu Kolorduda geri çekilmiştir. Yapılan boşluktan yararlanan Ruslar, Çardaklı boğazına kadar sarktılar. 25 Temmuz 1916'da Erzincan'ı Rusların eline geçmiştir.
5. Ağustos'ta General Nazarbekov Mustafa Kemal'in kuşatmasindan altinda kalmamak için Bitlisi terk etti. 7 Ağustos'da Muş ve Bitlis Ruslardan kurtarıldı. Bu birliklere daha sonra Tatvan, Ahlat, Adilcevaz’ın da doğru taarruza devam etmelerini emretmiştir.[4] General Nazarbekov zaman kazanmak için Tatvan'ı bırakmak ve Ahlat yönünde çekilme kararı aldı. Bu kararıyla Muş vadisini Mustafa Kemal'e bıraktı. Osmanlı 8’inci Piyade Tümeni ve Milisleri Rahva Ovası’ndan daha ileriye gidilemedi. Bu amaç başarılamamıştır.[4]
Eylül sonlarında, Osmanlı saldırısı sona erdi. Nazarbekov geri çekilen kuvvetlerinin ardından Tatvan ve Muşu geri aldı, ama kış yaklaşırken Bitlis için mevcut güçü yoktu. Osmanlı atağın maliyeti 2 Ordu ya 30.000 ölü ve yaralı. Ruslar kendi çizgileri güçlendirmek amacı ile bir karşı saldırı ile bu yeni çizgide atağa geçse de yanıt Osmalılarınki kadar güçlü değildi.
Ekim-Aralık dönemi Osmalı Ordusunun bu cephede organizasyonel ve operasyonel değişiklikleri ile geçti. Ruslar bu dönemde sessiz kaldı. Eylül ayından başlayarak Rus Devrimine kadar Rus Deniz Kuvvetleri Karadeniz üzerinde hakimiyetlerini kuracaktır. 1916 kışı son derece sert geçmekteydi ve mücadele yapılması neredeyse imkânsızdı.
1917[değiştir]
1917 yılı başına gelindiğinde koşullar daha da ağırlaştı. Edirne'den Diyarbakır'a taşınan 2. Ordu ilk günden başlayarak bölgenin doğasıyla savaşmaya başladı. En büyük sorunlar ikmal zorlukları yüzünden erzak yetiştirilemesi, bulaşıcı hastalıklar, sağlık malzemesi ve teçhizat noksanlığı ve askerlerinin cephe gerisinde ölmeye başlamasıydı. Rus Ordusu ağır kayıplarını takviye kuvvetleriyle kapatmış, hatta mevcudunu arttırmış, güçlerini 2. ve 3. Ordu mevzilerinin karşısına yerleştirmişti. Şubat ayında Ruslar bu cephede yeni bir saldırı için planlarını hayata geçiremediler.
23 Şubatta Rusya'da Şubat Devrimi ile başlayan sorunlar Rus ordusundaki disiplini hissedilir derecede bozmuştu. Rusya İmparatorluğu'nda Devrim'den sonra Transkafkasya'da iktidar Özel Transkafkasya Komitesi'e geçmişti. Mart ayında yaşanan küçük çatışmalarda Rus askerlerinin savaşmak istemedikleri ve silahlarını bıraktıkları görülüyordu. Bu gerçeğe karşın Rus Kafkas güçleri halen üstün durumdaydı. Ama Şubat Devrimi Rus askeri operasyonlarını bütün cephelerde durdurmuştur. Bahardan itibaren durum kötüleşir, hijyen ve gıda kaynaklı sorunlar ve tifüs salgını Rus Kafkas ordusunu yıpratır.[7]
8 Martta yapılacak "taarruz planı" doğrultusunda 2 nci ve 3 ncü Orduların sevk ve idaresi Ahmet İzzet Paşa'ya verilmiştir. Mustafa Kemal, 2. Ordu Komutanlığı'na 7 Martta ekâleten,16 Martta ise asaleten atandı. 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa Ahmet İzzet Paşa'yla fikir ayrılıkları nedeniyle ayrılmış, yerine Fevzi (Çakmak) Paşa vekaleten getirilmişti. 2. Ordu ve 3. Ordu birlikte bir Ordular Grubu yapısına getirildi. Kağıt üzerinde yapılan bu değişikler cepheden bakıldığında, 3. Ordunun neredeyse erime seviyesine gelmiş olmasından ve 2. Ordunun Çanakkale'de ağır kayıplara uğramasından dolayı, iki ordunun ortak güçleri savaş başlangıcındaki tek bir ordunun seviyesine erişememekteydi. Bu gruba "Kafkas Ordular Grubu" ismi verildi.
8 Temmuzda 2. Ordu Komutanı Mustafa Kemal, Yıldırım Ordular Grubu'nun 7 nci Ordu Komutanlığına atandı. 2. Ordu Komutanlığı'na Fevzi Paşa getirildi. 3. Orduya Vehip Paşa aslen atandı.
Bölgedeki Rus askerleri artık ihtiyaçlarını köylülerin kaynaklarını yağmalayarak sağlamakta idi. Bu dönemde Kafkas Cephesi Genelkurmay Başkanı Przhevalskii parçalanmayı yavaşlatmak için ordusu içindeki ulusal Ermeni ve Gürcü kuvvetlerinin yeniden düzenlenmesini emretti.
Rusya'da 11 Kasım 1917'de Ekim Devrimi ile Rusya'da egemenliğin Bolşeviklerin eline geçmesi sonucu Tiflis'te Gürcü, Ermeni ve Azeri temsilcilerinden oluşan Bolşevik karşıtı Transkafkasya Komiserliği, Transkafkasya Sejmi (Meclisi) karma hükümetini kurdu ve Bakü dışında tüm Transkafkasya'da egemenliği ele aldı. 2 Kasım 1917 tarihinde Bakü'de Bakü Sovyeti hükümeti kurulmuştu.
18 Aralıkta Osmanlı İmparatorluğu Erzincan Mütarekesi'ni imzaladi. Bu imza ile Transkafkasya Sejmi'ni tanıdı[8],
1917 sonlarında Gürcüler Posof-Kobliyan tarafında, Ermeniler de Erzurum-Kars-Ardahan tarafında faaliyetlere başlamıştı. Devrim sonrasında Rus birlikleri bölgeden ayrılırken silahlarını Ermeni ve Gürcüler'e dağıtarak Osmanlı ile mücadeleyi onlara bırakmışladır. Fevzi Paşa'nın anılarında yazdığına göre kışın başına kadar Rusya en az 100,000 asker kaybetmişti ve cephe gücü 250,000'e düşmüştü.[9]
1918[değiştir]
Ocakta Transkafkasya Komiserliği Tiflis'te oluşturulan Transkafkasya Sejmi'ni yasama organı olarak ilan etti. Osmanlı İmparatorluğu Gürcü ve Ermeni temsilcileriyle sınır ihtilaflarını çözemedi.
11 Şubatta genel hareket emrini alan 3. Ordu, bir koldan Kafkasya üzerine ilerlerken, diğer koldan Trabzonlu Albay Hamdi (Pirselimoğlu) Bey komutasındaki 37. Tümen ve Giresun'dan 123. Alay ile takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıktı. Bölgedeki çeteleri de temizleyerek ilerleyen birlikler, 15 Şubatta Vakfıkebir'i, 18 Şubatta Akçaabat'ı geri aldı. Birkaç gün içinde çevreyi kontrol altına alan Osmanlı birlikleri 24 Şubatta Trabzon'a girdi.
2 Mart'da Antranik Erzurum Merkez Komutanlığını üzerine aldı. İlk günler ordusunda düzen yaratmaya gayret etti, ancak Osmanlı birlikleri Erzurum’a yaklaştıkça askerleri katliamlara başladı. 12 Mart'da Osmanlı orduları Erzurum’a girerken kaçan ermeni askerleri arkalarında harap olmuş bir şehir, kadın, çocuk, ihtiyar çok sayda ölü bırakmışlardır.[10]
3 Mart'da imzalanmış olan Brest-Litovsk Antlaşması ile o dönemde Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti içerisinde yeralan Kars, Ardahan ve Batum Osmanlı İmparatorluğu'na verilmişti. Gürcü tarafı buna yoğun tepki göstermiştir. Daha sonra 28 Martta 3. Ordu harekâtı üzerine Gürcüler de antlaşmayı tanımak zorunda kaldı. Bu arada Ali İhsan Paşa komutanlığındaki bir Osmanlı Ordusu, 23 Martta Adilcevaz'ı[4] ve 2 Nisan'da da Van'ı işgalden kurtardı.
30 Mart - 3 Nisan tarihleri arasındaki Mart Olaylarında Bakü şehri ve civarında Bakü Sovyeti ve Ermeni Devrimci Federasyonu kuvvetlerinin Müsavat Partisi ve Kafkas Süvari Tümeni (Dikaya Diviziya) arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azeri sivillere yönelik katliam raporlanmış, Azeri ve diğer müslüman halk mensuplarından 3.000 ila 12.000 kişinin öldürüldüğü aktarılmıştır.[11]
22 Nisanda Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan topraklarında federatif bir yönetim altında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti kuruldu. Osmanlı Ordusu taarruzu karşısında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti'nin nasıl bir politika izlemesi gerektiği konusunda fikir ayrılığı yaşandı. Gürcü ve Ermeni temsilciler silahlı mücadele kararı verirken, Azerbaycan temsilcileri dostane politika izlenmesinden yana idi.
24 Mayıs'dan başlayarak Ermenilerle Karakilise Muharebesi (1918), Sardarapat Muharebesi ve Baş Abaran Muharebesi yapıldı. 31 Mayıs'ta barış antlaşması imzalandı.
8 Haziran tarihinde imzalanan Osmanlı İmparatorluğu ile aralarında Azerbaycan Milli Şurası da bulunan yeni Kafkasya devletleri arasında Batum Antlaşması'ndaki 'dostluk ve karşılıklı yardım' maddesi gereğince Osmanlı İmparatorluğu, gerektiği takdirde Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne silahlı yardım yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya itiraz eden Ermenistan Ordusu komutanlarindan GeneralAndranik Ozanyan hükümette olan Taşnak partisine kızıp istifa etmiş ve güçleri ile bu bloktan ayrılmıştır.
Kafkaslardaki Türk ve Müslüman halkına yönelik katliamların durdurulması için Azerbaycan Milli Şurası'nın Başkanı Mehmed Emin Resulzade Batum Anlaşmanın 4. maddesine uygun olarak Osmanlı İmparatorluğu'ndan askeri yardım istedi.[13][14] Fakat Almanya, Filistin Cephesi'nde hayati önemde çarpışmaların yapıldığını öne sürerek, Azerbaycan’a askeri yardım yapmasına karşı çıktı. Enver Paşa bu sıkıntının aşılabilmesi için kardeşi olan Nuri Paşa'nın komutanlığında, Azeri ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti vatandaşı Dağıstanlı gönüllülerden oluşan Kafkas İslam Ordusunu planladı.
Haziran ayında Kafkas İslam Ordusu Osmanlı İmparatorluğu ile Azeri ve Dağıstanlı gönüllülerinin katılımıyla oluşturdu.[15] Mürsel Bakükomutasındaki Beşinci Kafkas Piyade Tümeni de bu ordunun ana omurgasını oluşturdu. Kafkas İslam Ordusu Gence yönüne doğru yer yer çarpışarak ilerlerken, Ali İhsan Paşa komutasındaki bir birlik de Van'dan yola çıkıp başka bir kol harekâtıyla İran'a girdi ve 8 Haziranda Tebriz'i aldı.
Azerbaycan'da ilk savaş Gence'deki Ermeni mahallesinde silahları toplarken çıktı.
15 Eylülde Bakü Muharebesi ile Kafkas İslam Ordusu Bakü'yü aldı. Bu savaşta 1130 Osmanlı askeri çatışmada öldü. Bu sırada Eylül Günleri'de 10.000 ila 20.000 etnik Ermeni öldürülmüştür.[16][17] Bu katliamın, 1918 Martında Taşnaklar ve Bolşeviklerin yerli Azerileri öldürdüğü Mart Olayları'nın misillemesi niteliğinde olduğu iddia edilir.[17] Bakü'nün Ermeni ve İngilizlerden kurtarılmasının ardından yeni Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin başkenti Gence'den Bakü'ye taşındı.
Ekim, Bakü'nün Ermeni, Bolşevik ve İngilizlerden kurtarılmasının ardından bir Osmanlı müfrezesi de kuzeye ilerleyip ekim başında Derbent'e girdi ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'ne askeri destek verdi.
30 Ekim'de imzalanan Mondros Mütarekesi uyarınca Osmanlı ordusu işgal ettiği Kafkasya topraklarını bırakarak 1914 sınırına geri çekildi. Kafkas İslam Ordusu'na dönüş emri verildi ve 28 Aralık tarihinde geri dönüş başladı.
Sonrası[değiştir]
Mondros Mütarekesi sonrasında Kafkas İslam Ordusu'nun askeri kısmının çoğu Doğu Anadolu'ya döndüğünde 15. Kolordu'ya katıldı. Daha sonra komutanlığına Kâzım (Karabekir) Paşa'nın atanacağı bu ordu, Kurtuluş Savaşı başladığında gerek asker sayısı, gerek silah, mühimmat ve teçhizat açısından en hazır kuvvet olacaktı.
Kayıplar[değiştir]
Bu cephede savaş sona erdiğinde Doğu Anadolu ve Kafkasya’da 1,200,000 Müslüman göçmen durumuna duşmuşdu.[18] Doğu Anadolu’da 1,000,000 Kafkas Müslümanlardan Anadolu'ya gelen 130.000 sivil halk hayatını kaybetmişdir.[18] Yolda salgın hastalık, açlık, sefalet ve Ermeni çeteleri yüzünden kırılınlar tahmini olarak eklend'p'nde ölü miktarı 2,5-3 milyon arasında delişmektedir.[18] Müslümanların Van ilinde % 62’si, Bitlis ilinde % 42’si, Erzurum ilinde % 31’i, Diyarbakır ilinde ise % 26’sı ölmüştür.[18]
İhtilaflı Topraklar[değiştir]
17-18 Ocak 1919'da Kars'ta yapılan kurultayda Kars-Ardahan ve Posof'lu aydınlar da Ermeni-Gürcü hareketini engellemek için geçici bir hükümet kurmuşlardır. Fakat bu hükümetin faaliyetleri İngilizler tarafından hemen engellenmiş ve üyeleri de Malta'ya sürülmüştür. Bu hükümetin dağılmasından sonra Gürcüler Azgur, Ahıska ve Duğur'da ileri gelen şahıslarla işbirliği yaparak Ahıska, Ahırkelek ve Posof'u işgal etmişlerdir. Bu dönemde 3. tümenimize bağlı taburlarla, milis kuvvetleri, Gürcülere karşı ayrı ayrı savaşmışlardır.
1921 yılında TBMM ile Bolşevikler arasında imzalanan Moskova Antlaşması ile Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği işgaline uğrayarak yıkıldı.[19]
Comments
Post a Comment