Prof. Dr. Saadettin GÖMEÇ
Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan Bengü (Mengü) Kagan konusunda, maalesef Çinkaynaklarının verdiği bilgilerin dısında herhangi bir malûmata sahip değiliz. Bu büyük Türk hükümdarının adı, Çince belgelerde Chü-ch’ü Meng-hsün diye geçmektedir, ancak biz bu adın “Türk Kagan”diye okunabileceğini tahmin etmekteyiz.
Asya ve Avrupa’daki büyük Türk-Hun Devleti uzun süren hasmetli günlerden sonra zayıflayıp, parçalandılar. Tabi ki Hunlar, tarih sahnesinden hemen çekilmediler. Avrupa’dakiTürkler, Avarlar ve Bulgarlar gibi siyasi birlikler etrafında kümelenirken; Asya coğrafyasında da, Kuzey Çin ve Mogolistan’da yeni yeni Türk-Hun sülaleleri ortaya çıktı. Eski güçlerine hiçbir zaman sahip olamasalar da, Çin’i belirli bir müddet titretmeyi sürdürdüler.Ancak bunların arasında siyasi beraberliği sağlayarak, Türkleri idaresinde barındıranlar ile doğrudan doğruya Hunların takipçisi durumundaki Liu Yüan’ın(maalesefTürkçe adı belli değil) beyliği (Han Sülalesi) ve onun devamı Chüch’ü(Türk) Bengü Kagan tarafından kurulan devlet (Çin yıllıklarında, belki detesis olundukları mevkiden dolayı Kuzey Liang diye anılmıstır) ile Çince kayıtlarda ismi Ho-lien P’o-po diye geçen Türk asilzadesinin Ordos’un güneyinde yükselttiği siyasi tesekkül (Çin tarihlerinde Hsia Sülalesi) ve AkHunların Türkistan’daki hakimiyeti gösterilebilir. Bununla birlikte 6. asrın ikinci yarısına kadar Çin’in kuzeyinde Tabgaç sülalesince meydana getirilmis olan siyasi tesekkül üzerinde de durmak gerekir. Fakat bunların bir süre sonra Çinlilesmeleri ve Ötüken’deki yeni Türk hanedanlığına belki de direk katkı yapmamaları sebebiyle pek Türk tarihi içine alınmıyorlarsa da, esasında arastırmalarda onlar da göz-ardı edilmemelidir.
Tarihte Türk topluluklarının bir teskilata girmedikleri vakit genellikle Tölös diye adlandırıldıkları bilinen bir gerçektir. Türkçe belgelerdeki bu Tölös adı, Çin kaynaklarında zaman zaman T’ie-le, bazan Ting-ling seklinde görülmektedir. Yine, Orta Asya Türk tarihinin en mühim vesikalarından sayılan bu Çin yıllıklarında Hunların bir Chü-c’hü boyundan bahis vardır ki, esasında onlar da baslangıçta bir Tölös idiler. Bu ismin eski bir Hun unvanı olması ve Türk adına karsılık gelmesi muhtemeldir. M.Önceki çağlarda adlarına rastladığımız bes soylu Hun boyunun ileri gelenlerince ve herhalde yargıçlık yapanlar tarafından kullanılan bir unvan idi. Daha sonra kabile ismi olmus ve Attila da dahil, Hun hükümdarları hep bu aileden çıkmıstır. Yani bu Chü-c’hü2(Türk) kabilesi büyük Hun yabgusu Mo-tun’un (Börü Tonga) urugu olduğu gibi,ondan sonra gelen Türk kaganlarının da ailesidir.
Üçüncü yüzyılın ikinci yarısından sonra Hunların basında bulunan yabguYü-fu Alp ölünce, onun kardesi ve Çin imparatorunun girisimiyle Hunlar bes parçaya ayrıldılar. Sol ve sağ kol seklinde teskilatlanan bu Türk boylarının soltarafının lideri Liu Pao ismiyle anılan bir beydi ki; iste Liu Yüan da onun oğluydu. Milattan sonra 3. yüzyılın bitimine doğru, Tabgaç Devletinin temelleri atıldığı sırada bunların güneyinde, Mo-tun’un (Börü Tonga) torunlarından biriolduğu söylenen Liu Yüan’ın idaresinde Hunların ondokuz kabilesi yer alıyordu.Çin kaynakları bu ondokuz ailenin ayrı ayrı yasadığını ve en asillerinin Chüch’üler(Türk) olduğunu söylerler. Bunlar Kansu bölgesinde hayat süren yabancıkavimler arasında sayıca da fazla ve kuvvetli olduklarından, büyük bir itibara da sahiptiler. Gençliğinde Çin’i gören ve Çin hayat tarzının Türklere son derece ters olduğunu bilen bu bey, halkının Çin ülkesine gitmesini istemiyordu. Çünkü orada yozlasıp, erimekten korkuyordu. Liu Yüan’ın hanedanlığı söyle veya böyle 4. asrın baslarına kadar Han ve Chao sülalesi isimleriyle devam etti.Bunların hakimiyeti yitirmeleriyle beraber Sarı Nehrin kuzey-batı taraflarında,Türkler bu kez de Chü-ch’ü (Türk) kabilesinin içerisinden çıkan baska bir ailenin etrafında toplandılar.
Esasında tamamı Çin’in fetih hareketlerinde bulunmayan bu Türk boyları,Tabgaç hanedanlığının kurulusu sırasında onlarla da akrabalık münasebeti tesisetmislerdi. 4. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle iki amcazade Türk beyinin yönetimindeydiler. Tabgaç devletinin içindeki taht mücadelelerine de bulastılar.Ama bu sülalenin bir süre sonra tekrar kuvvetlenmesi onlar için bir tehlikeydi.Batıdaki Türk beyi Tabgaçlara saldırdı, fakat yenilince halkı tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Türk kabileleri biraz daha batıya kaydılar veakrabaları Bengü’nün yanına sığındılar.
İste bu Chü-ch’ü (Türk) adı, 5. asrın baslarından itibaren, meshur beyleri Bengü’nün faaliyetleri ve kahramanlıkları sayesinde etrafa yayılarak, biraz daha ünlenmistir. Bengü Kagan’ın halk içinde itibarlı bir yere sahip, çok çalıskan vebilgili, gök olaylarıyla yakından ilgilenen, cesur, alçak gönüllü, planlı hareketeden, çevresine kolayca uyum sağlayan bir kisi olduğu söylenmektedir. Çok zekice politikalar yürüten bu Türk, Çin’in kuzeyinde yasayan pekçok yabancınında gelip kendisine sığınmasını sağlıyordu. Unutulan Türk adını yenidencanlandırmayı ve Hun Devletini eski görkemli günlerine çıkarmayı hedeflemisti.Onunla birlikte Türk ismi genis bir insan kitlesini ifade ediyor olmaya basladı vekendisine Türk Bengü Kagan diyordu. Bengü’nün soyadı aynı zamanda Börü(Asina) olmalıdır. Çünkü onlar kendilerinin kurttan türediğine inanıyorlardı.Bengü Kagan özellikle bölgenin diğer hanedanlıkları ile de kıyasıya birmücadeleye girdi. Tabgaç, Batı Liang, Güney Liang, Batı Ch’in gibi bölgesel hanlıklar karsısında tutunmaya çalıstı. Neredeyse Ordos’un batısındaki bütüntopraklara hakim olarak, buralarda adaletli bir yönetim kurdu.
O ilk baslarda yıldızı parlayan Tabgaçlarla iyi geçinmeye çalıstı.Birbirleriyle kız alıp-verdiler. Ama bir süre sonra araları açıldı ve iki sülale kanlı-bıçaklı hale geldiler. Hunlardan sonra Türk devletinin basına geçecek olan Kök Türklerin temelini meydana getiren bu Börülüler ailesinin kahraman beyi Bengü, muhtemelen 433’lerde ağır bir hastalığa yakalanarak, öldü. Ondan sonra devletin idaresini üstlenecek olan veliahtın yasının küçük olmasından dolayı,devlet meclisi, hanlığa Bengü’nün büyük çocuklarından biri olan Börü’yü (Mochien)atadı.Chü-ch’üler ile Tabgaçlar arasında akrabalık olmasına rağmen, Juan-juan seferine çıkan Tabgaç ordusunun bir bölümüne saldırdıkları için 439 senesindebozguna uğratıldılar.
Türk prens ele geçirildiyse de, kardesleri direnisisürdürdüler. Ancak 441’de güçlü Tabgaç ordusuna karsı koyamadılar. Bumağlubiyetten sonra kabilenin bir kısmını olusturan Börülülerin (Asinalar) 500 ailelik bir kitlesinin Altay Dağları mıntıkasına geldiği söylenmektedir. İste Altaylara gelen bu Türk topluluğunun, Kök Türklerin ilk tohumlarını teskilettiğini sanıyoruz. Bunlar 442 yılında Turfan bölgesinde üstünlük sağlamıslar,fakat 460’da Juan-juanların himayesine girmekten kurtulamamıslardı. 470 senesinde Juan-juanlar Hotan’ı da yağmaladılar, ancak güçlenmekte olan AkHunlar, Juan-juan isgaline son verdi ve sınır Tanrı Dağları oldu.Nihayet bu olayların ardından, Börülüler (Asina) ve Juan-juanların kapısmaları neticesinde Bengü Kagan’ın torunlarından olan Bumın, 552 tarihinde büyük Kök Türk Devleti’ni kuracaktır.
Comments
Post a Comment