Skip to main content

Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler


Türkler tarihi hafızlarından kaynaklanan bilgileri yazıyı kullanmadan önce taşlara kazımıştır. Bu gelenek yazının oluşmasına kaynaklık ettiği gibi zamanla yazıyla da beraber devam etmiştir. Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler adlı eser Türk tarihinin ilk kaynaklarını ilgililere sunması açısından son derece önemli bir eser olup, Türkiye’de sanat tarihi, resim tarihi, dil tarihi ve kültür araştırması yapanlara da önemli belgeler sunmaktadır.
2008 Yılında yayınlanan ve Türk Kültür Tarihi üzerinde yeni baştan tartışmalar başlatan Türk Tarihinde DevrimTürk Tarihinin Derin Kökleri gibi nitelemelerle basında tartışılan Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler kitabı, aynı zamanda 2008 yılı Sedat Simavi Sosyal Bilimler Araştırma ödülüne layık görüldü.

Türk tarihi nerede, nasıl başlar? Sorusunun cevabı bu eşsiz eserin sayfalarında sergilenmektedir.

Büyük kısmını birlikte yaptığımız saha gezilerinde sayısız resim alanını birlikte inceledik, o fotoğraflarını çekti. Doğuda Ulan Ude’den Anadolu’nun topraklarına kadar Avrasya coğrafyasının derinliklerinde gizli ve gizemli tasvirlerin fotoğraflarının yer aldığı eser, ilk basıldığında hakkettiği değeri gördü. İkincisinde daha fazla göreceğine eminim. Kitabın sayfalarındaki her bir resmin sanat değeri taşıdığı muhakkaktır.  Onları çekenin ve bu eseri meydana getirenin duygularını, heyecanını en önemlisi Türk Kültür Tarihine karşı hizmet aşkını yansıtmaktadır.
 Prof.Dr. Ahmet Taşağıl ( Mimar Sinan Ünv. Fen-Ed. Fak. Tarih Bölümü Başkanı )
 
Türkler tarihi hafızalarından kaynaklanan bilgileri yazıyı kullanmadan önce taşlara kazımıştır.
Bu gelenek yazının oluşmasına kaynaklık ettiği gibi zamanla yazıyla da beraber devam etmiştir.
Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler adlı eser Türk tarihinin ilk kaynaklarını ilgililere sunması açısından son derece önemli bir eser olup, Türkiye’de sanat tarihi,  resim tarihi, dil tarihi ve benzeri alanlarda araştırma yapanlara da önemli belgeler sunmaktadır.
Dr. Mustafa Aksoy ( Marmara üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi )

Türk tarihinin Avrasya steplerindeki sessiz tanıklarını yerinde görüp inceleyerek yüksek kaliteli fotoğraflarla belgeleyen Servet Somuncuoğlu’nun bu eşsiz eseri kamuoyunda ve bilim çevrelerinde büyük ilgi görmüştür.  Eser, Türklük bilincine kattığı yeni heyecanların ötesinde ciddi ve bilimsel yaklaşımıyla Türk Tarihi araştırmacıları için vazgeçilmez bir başyapıt niteliğindedir.
Doç Dr. S. Yücel Şenyurt  ( Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı, Arkeologlar Derneği Genel Başkanı )

Servet Somuncuoğlu’nun “Taştaki Türkler” kitabına büyük ilgi

İlk baskısı büyük yankı uyandıran Servet Somuncuoğlu’nun kaleme aldığı “Taştaki Türkler” ikinci baskısını yaptı. Sınırlı sayıda basılan ve 300 liradan kitapçı raflarında yerini alan kitaptan elde edilecek gelir Orta Asya, Moğolistan ve Sibirya’da yapılacak yeni çalışmalarda ve Türk Tarihi ile ilgili yeni araştırmalarda kullanılacak.

Servet Somuncuoğlu; tam 4 yıl boyunca 6 ayrı ülkede 150 bin km. yol kat ederek 138 gün saha çalışma sonucu binlerce kaya resmi, damga ve figür fotoğrafladı. 2008 yılında titiz bir çalışma sonucu binlerce resim tasnif edilerek editoryal çalışmaları tamamlandı ve 550 sayfalık bir eser ortaya çıkartıldı. İlk baskısı AZ Yapı Yönetim Kurulu Üyeleri Cevdet Erdem ve Ali Coşkun’un destekleri ile bin adet basılarak büyük çoğunluğu akademik ve basın çevrelerine dağıtılmıştı. Yine kitap yoğun istek üzerine Dekon İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Erdem’in destekleri ile 2. baskısını yaptı.
Kitabın sponsoru Dekon İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Erdem, sosyal bilimlerin resim, yazıt, heykel gibi görsel belgelerden önemli ölçüde istifade ettiğini belirterek, “Tarihçiler bu belgelerden yola çıkarak tarihsel olayları yorumlar, tarihlendirir ve yeniden kurgularlar.  Maalesef ülkemizde bu konuda özellikle İslamiyet öncesi Türk Tarihi konusunda yeterli ölçüde araştırma ve çalışma yapılmamakta, sınırlı sayıdaki bireysel çaba ve desteklerin dışında yeterli kaynak ayrılamamaktadır” dedi.
Cevdet Erdem ‘’Ben sadece durumdan görev çıkarttım, diyerek; ortada insanüstü bir emekle hazırlanmış ve tarihsel misyonu olan bir eser vardı ve bunun okuyucu ile buluşması gerekiyordu. Bu kutlu görev ikinci kez bana nasip oldu’’ diye konuştu.

Yeni araştırmalara kaynak olacak

‘’Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler’’ Türk tarihinin en önemli belgeleri olan kaya yazıtlarının karşılaştırmalı olarak bir arada ele alındığı bir eser olma özelliği ile tarihçiler, arkeologlar ve araştırmacılar için bulunmaz bir kaynak.
Bilindiği gibi Türk Tarihi ile ilgili yazılan eser ve onlardan hareketle yapılan çalışmalar (ki bunların çoğunluğu yabancı yayınlardır) büyük hatalar ve bilgi eksiklikleri ile doludur. Türklerin Anadolu’ya 1071’de geldikleri ya da Türklerin at sırtında orda oraya koşan medeniyet düşmanı bir kavim oldukları konusunda yaygın bir önyargı egemendir. Taştaki Türkler; Türk tarihi ile ilgili bu yanlış algılamaları yıkmış, Türk Medeniyeti’nin belgelerini bir araya toplamıştır. Bu bakımdan bile, tarih araştırmacılarına kaynak olacak eşsiz bir eserdir.

Atatürk’ün vasiyeti

Bu yaygın önyargı ile ilgi olarak da Atatürk Türk Tarihi ile ilgili bir sohbetinde;
‘’Tarih milletlerin dolayısıyla insanlığın hafızasıdır. Tarih bize geçmişteki olayların nasıl cereyan ettiğini öğretir, dolayısıyla kendimizi ve insanlığı tanıtır böylece geleceğin nasıl olabileceğine dair ipuçları verir. Batılılara göre; Türkler medenî kabiliyete sahip değillerdir. Medenî olamadıkları gibi medeniyet düşmanıdırlar. Sarı ırka mensup olan Türkler fethettikleri yerlerdeki medeniyetleri yıkmışlardır. Ayrıca Türklerin yaşadıkları topraklar kendilerine ait değildir. Batının önyargılarla ileri sürdüğü bu iddiaların bir kısmı ülkemizde de tesirini göstermiştir. “Türkiye’de epeyce bir dönem tarih araştırmaları gelişme göstermedi ve tarih yazarlarımızdan büyük bir kısmı Avrupa tarihlerinden tercümeler yaparak Tarih kitabı yazdıkları için Türklerin ikinci nevi bir insan tipi olduğu yolundaki yanlış bilgiler memleketimizi de istila etmiş bulunuyordu.” Bu önyargılı iddialara cevap verebilmek söz konusu görüşlerin yarattığı olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek için tarihimizin en ince ayrıntılarına kadar araştırılması ve öğretilmesi lâzımdır’’demiştir.

Orta Asya’yı tanımadan Anadolu’yu anlamak zor!

Kitabın yazarı Servet Somuncuoğlu, Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler’in için çalışmalarına Sibirya’daki Ulan-Ude’den başlamış, Moğolistan, Tuba, Hakasya, Gorno Altay’da devam etmiştir. Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan’da araştırmalar yaptıktan sonra Türkiye’de Kars’ın Kağızman ilçesinin Camuşlu köyü, Şaban köyü ve Kurban Ağa mağarasında, Erzurum’daki Cunni mağarasında, Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Dilli vadisindeki kaya yazıtı alanlarını fotoğrafladı ve tasnif etti. Ordu’nun Mesudiye İlçesi Esatlı Köyü’nde, Hakkâri’nin Yüksekova ilçesindeki Gevaruk Yaylası’nda, Antalya-Beldibi ile  İzmir’in Ödemiş ilçesinin Konaklı beldesinde yeni bulunan kaya yazıtı alanlarını fotoğrafladıktan sonra araştırmasının buraya kadar olan kısmında elde ettiği bulgu ve belgeleri bu kitapta topladı. Kitapta da görüleceği gibi saha araştırması yapılan yerlerdeki kaya resimlerdeki benzerlik ve içerik çok önemli bilgileri gözler önüne sermiştir. Bu nedenle Türkiye’nin sosyal ve etnik yapısı hakkında araştırma yapanların ve moda söylemle Türkiye’de mozaikten bahsedenlerin “Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler” adlı esere bakmalarında fayda olacaktır. Şurası bir gerçektir ki;Orta Asya’yı bilmeyen Anadolu’yu anlayamaz…

Eser Türkçe ve İngilizce hazırlanmış, yazılarıyla Taşağıl, Vasilev ve Alok katkı yapmıştır. Prof. Dr. Ahmet Tasağıl’ın “Bilinen Tarihin Şafağında Eski Türk Tarihinin Zaman ve Mekânda Yeri“, Prof. Dr. Dmitry D. Vasilev’in “Geçmişten Gelen Sesler“.Ersin Alok’un “Kaya Resimlerine Bakış“, başlıklı yazılarının yanında, esere Mimar Sinan Üni. Fen-Ed. Fak. Tarih Bölümü Başkanı Prof.Dr.AHMET TAŞAĞIL danışmanlık yapmıştır.
Ortak bilinç

İnsanlığın ortak kültür mirasını, ortak bilinçaltı ve bilginin ilk izleri, Servet Somuncuoğlu’nun bu çalışmaları sayesinde, “Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler” kitabında ebediyen koruma altına alınmış oldu.
Servet Somuncuoğlu, kitabını şöyle tanımlıyor:
“Yaklaşık dört yıllık bir zaman içinde 150 bin kilometre ve 138 gün saha çalışması ile ortaya çıkan bu kitapta sahalardan örneklemeler yapılmıştır. Kırgızistan’daki Saymalıtaş kaya resmi alanından mevcut olan yüz bin resmin tamamı için ciltler dolusu kitap yapılabilir. Kazakistan’daki Tamgalı Say, Altay- Tuva – Hakasya bölgesindeki kaya resmi alanları ve Abakan, Minusinsk, Kızıl müzelerindeki buluntulardan ciltler dolusu albümler çıkar. Biz bu kitapta belirgin resimleri örneklemeye çalıştık. Yine de düşündüğümüz hacmin çok üzerinde bir kitap ortaya çıktı. Bugüne kadar ihmal edilen Anadolu kaya resmi alanlarına da özel dikkat çekmek gerekiyor.
Henüz koruma altına alınmamış alanların bir an önce özel koruma bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Ulaşılması çok zor alanlar dışında kalan alanlarda maalesef ki insan eliyle yapılan tahribatlar had safhada, özellikle de kaya resimleri üzerine yazılan duvar yazıları, iç acıtıcı boyutlarda. Kime ait olduğu konusunda devam edip giden tartışmalar bir yana kalsın, bu alanlar bütün insanlığın ortak kültür mirası, ortak bilinçaltı ve bilginin ilk izlerini taşıyorlar. Küçük de olsa, birkaç adımla, bu izlerin bir kısmını tahrip olmadan tespit etmiş olduk bu çalışma ile. Kaya resmi alanlarındaki çizilmiş figürlerin tek – tek yorumlanması ise başka bir çalışma alanı. Resimler hakkında genel olarak bilgimiz oluştu, ortak kodları gördük. Kitapta her resmin altına bilgi yazmayı uygun görmedik, karşılaştırmalı olarak bakıldığında resimler ortak bir dili ve ifade ediş tarzını anlatıyor zaten. Bu resimlerin tarihlenmesi ve tek tek çözümlenmesi ise ayrı bir uzmanlık alanıdır. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu, resimler arasındaki benzerliklerdir.”

10 Bin yıllık kayıp miras

Servet Somuncuoğlu’nun “Taştaki Türkler” kitabında Sibirya’dan Anadolu’ya uzanan yaylalardaki kayalara nakşedilmiş kaya resimleri (petroglifler), 10-15 bin yıl öncesine dayanıyor. Bilim adamları, petrogliften alfabeye geçebilmek için en az 10 bin yıllık bir sürecin gerekli olduğunu belirtiyorlar. Bu bilimsel veriye dayanarak, yalnız Türklerin değil, insanlığın en azından 10 bin yıllık kayıp mirası söz konusudur.

Servet Somuncuoğlu kimdir?

Aslen Giresun Eynesil’li olup,1964′te Bursa / Karacabey’de doğdu. Arifiye Öğretmen Lisesi, Erzurum Atatürk ÜniversitesiKazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümlerinden mezun oldu.
1988 / 2004 arası TRT İstanbul Radyosu’nda prodüktör olarak çalıştı ve Günle Gelen, Günün İçinden, Müzikli Edebiyat, Yeni Bakışlar, Türkülerle Yaşamak, Aşkın Has Bahçesinde, Tarihte Yolculuk ve Tarihin Büyük İhanetleri programlarını hazırladı.
Türk Edebiyatı, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi ve Atlas dergilerinde yazmaktadır. 2005 yılı temmuz ayında “Saymalı Taş- Türklerin Bilinçaltı” çalışmasını Kırgızistan’da tamamladı ve Atlas Dergisinin Aralık 2005 sayısında yayınladı, 2007 yılının aralık ve 2008 yılı Ocak Atlas sayılarında “Taştaki Türkler” konusunu yazdı ve fotoğraf çekimlerini gerçekleştirdi.
1740 – 1962 yılları arasında Türkiye’de yaşayan ve 1962 yılında Rusya’ya göç eden Manyas-Akşehir Kazakları ve KarsMalakanları’nın göç hikayesini anlatan “Don Kazakları”, Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı Çetin Berkmen’le yaptığı söyleşiler “Adanmış Bir Ömür” adı altında kitap olarak yayımlandı. “Gallemit” adlı eseri Bilgeoğuz Yayınları’ndan çıktı.
Fotoğraf çalışmalarına kesintisiz olarak devam etmekte olan Somuncuoğlu; Rusya,Çin, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Kosova, Macaristan, Avusturya ve Kanada’da çekimler yapmıştır. Türk tarihinin antik döneminin belgeleri olan kaya resimleriyle ilgili çalışmalarını sürdürmektedir.
Dört yıllık bir emek sonucunda, 150 bin km, yol kat edilip, 138 gün saha çalışması ile ortaya çıkan, TRT tarafından yayınlanan ve TÜRKSAV 12. Türk Dünyası Hizmet Ödülünü alan “Karlı Dağlardaki Sır” adlı belgeselin Yapım-Yönetim ve Metin yazarlığını yapan Servet Somuncuoğlu, A-Z İnşaat’ın desteğiyle yayınladığı “Sibirya’dan Anadolu’ya Taştaki Türkler” kitabı ile 2008 yılı TGC Sedat Simavi Sosyal Bilimler Araştırma Ödülüne layık görüldü. 2009 yılında merkezi Denizli’de bulunan Aysiad (Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği) tarafından yılın “kültür adamı” ödülü ile ödüllendirildi.2011 yılında “Saymalıtaş - Gökyüzü Atları” kitabı AC YAPI katkılarıyla yayınlandı. Yine 2011 yılında, Yapımcı – Yönetmen ve Metin Yazarlığını yaptığı “Damgaların Göçü” ve “Zamana Karşı - Kazdağı Koşuburnu Türkmenleri” adlı iki belgesel çalışması, TRT Belgesel kanalında yayınlandı. İlk fotoğraf sergisi “TAŞTAKİ TÜRKLER”i Brezilya’nın Sao Pauloşehrinde “Ses – Sergi ve Görüntü Müzesi”nde 11 – 23 Ekim 2011 tarihleri arasında açtı. Halen TRT İstanbul Televizyonunda prodüktör olarak çalışmaktadır

Comments

Popular posts from this blog

HackME v8 Free Dowland

 

Coin Farm Crystal Generator 2023

 

İnternet sitemizi blogumuzu arama motorlarına nasıl ekleyebiliriz?

Bu makalede arama motorlarında işletmenizi görünür yapmanın yolları ve sitenizi arama motorlarına kaydetme konusuna değineceğiz. Şimdi  Google ,  Bing ,  Yahoo ,  Yandex  gibi arama motorlarına sitenizi nasıl ekleyebileceğinize değineceğim. Sitenizi Arama Motorlarına Ekleyin Arama motoru , üzerinde yapılan aramalarda sitenizde yer alan içeriklerin taranarak gösterebilmesi için arama motorunun öncelikle sitenizin varlığından haberdar olması gerekir. Buna yardımcı olacak en sağlam yollarından biri sitenizi arama motorlarına manuel eklemektir. Bu işlem zorunlu olmamakla birlikte arama motorlarının sitenizi tanımasını ve dizinlere eklemesini hızlandırıcı, emin bir yoldur. Sitenizi Google Arama Motoruna Ekleyin Google  arama motoruna site eklemek çok basit. Yapmanız gereken sadece aşağıdaki adrese girirek  “url ve yorumlar”  alanlarını doldurarak kaydet butonuna basmak. Burada dikkat etmeniz gereken husus siteniz  http ,  https ,  www  ve  www  olmadan açılıyorsa, her biri için ayrı ayrı si