Skip to main content

Bilge Tonyukuk



Dünya milletlerinin içinden çıkan devlet adamları arasında hiç şüphesiz, Bilge Tunyukuk’un yeri bambaşkadır. Bir kere Türk olması hasebiyle o, bizim için fevkalade öneme haizdir. Dolayısıyla Türk tarihi ve kültüründe apayrı bir konumu olan bu dahi devlet adamını Türklerin unutması mümkün değildir.
Doğum tarihi hususunda herhangi bir kayıt bulunmayan Tunyukuk kendi kitabesinde Çin’de dünyaya geldiğini ifade eder ki, bu sözüne binaen onun Çinli olduğunu ileri sürenler var ise de, bunun pek doğruluk payı yoktur. Tunyukuk hakkında  araştırma  yapanlar, onun  Çin  başkentinde  eğitim  gördüğünü  de belirtiyorlar. Herhalde Kök Türk Kaganlığı fetret devresine girdiği sırada ataları Çin’in kuzeyine gelip, yerleşmişler veya onlar da bir şekilde esir olarak Çin’e getirilmiştir.
Bunun yanısıra bu büyük devlet adamı ölmeden önce, muhtemelen 716-725 yılları arasında Yukarı Togla vadisinde, Bayan-Çokto’da, Naşela ile ırmağın sağ kıyısı arasında (bugün Mogolların Nalayh dedikleri bölgede) kendi adına iki parça taştan meydana gelen bir yazıt diktirmiştir. Taşların çepeçevre etrafında Çinli oymacılar tarafından yapılan sekiz tane heykel vardır ki, hepsinin başı kırılmıştır.  Burada  takriben 150  metre  uzunlukta  sıralanan  balballar  damevcuttur. Bununla beraber, 2001 yılında başkanlığını yaptığımız bir ilmiçalışma  heyeti,  Tunyukuk  Yazıtlarının  olduğu  yerde  jeofizik,  harita  ve restorasyon  faaliyetlerinde  bulunmuş;  yazıtlar  üzerinde  koruma  tedbirleri uygulamış, külliye içerisindeki heykeller buradaki müze eve taşınmıştır.
Kök Türk Kaganlığı çağında üç kagana (İl-teriş, Kapgan, Bilge) hizmet eden   Tunyukuk’un hatırası bugünlere kadar gelmiştir Bu dönem hakkında araştırma yapan ilim adamlarının dikkatini çeken bir başka husus ise, şimdiye kadar Tunyukuk Yazıtında Köl Tigin’in adının geçmemesi ve Bilge’ye burada sıkça yer verilmemesidir ki, bu sebep yüzünden 716 yılındaki ihtilal sırasında, Tunyukuk’un Bilge ve Köl Tigin’e muhalif olduğu sanılmaktadır. Ama durum bizim fikrimizce hiç de öyle değildir. Bunu biz çeşitli kitaplarımızda ve yazılarımızda izah etmeye çalıştık.
Ayrıca hiçbir vakit hafızalardan silinmeyen Tunyukuk, Uygur beylerinden Temür Buka’nın, çince Uygurların menşei ile ilgili yazıtında da saygıyla anılmaktadır. Dolayısıyla kendi aralarındaki çekişmeleri bir kenara bırakacak olursak, herşeye rağmen Tunyukuk Türk milletinin yetiştirdiği en büyük ve en zeki devlet adamlarının başında gelir. İleri görüşlülüğü ve dehâsı sayesinde, zamanında  Türk milleti  en görkemli  günlerini geçirmiştir. İşte bu büyük kahramanın Türk milletinin tarihinin derinliklerindeki hatıralarında mutlaka yer etmiş olması gerekmektedir. Nasıl ki, meşhur Kapgan Kagan’ın oğlu Tonga Tigin, öldükten sonra unutulmayarak Tonga Alp Er ya da Alp Er Tonga olarak Kaşgarlı Mahmud’daki Afrasyab ile birleştirildiyse, Tunyukuk’un da Türkdestanlarında yaşadığını zannediyoruz.
Mesela 17. yüzyılda eserini yazmış olan İmamî’nin, Han-nâme adlı kitabında (1662-1663); Oguz Han’a, Oguz Han’ın oğlu Ulug Han’a, ardından Toktamış ve Bekitmiş Hanlara vezirlik yapan bir Ulug Arslan adlı kişi vardır. Bu  efsanedeki  Ulug  Arslan  ile  tarihteki  Tunyukuk’un  birbirlerine  çok benzediklerini sanıyoruz. Her ikisi de; hem tarihî kaynakları, hem de efsaneleri  karşılaştırdığımızda iyi birer asker, devlet ve millete yol gösteren akıllı birer danışmandır.  Tunyukuk’un  üç  hükümdara  müşavirlik  yapması  gibi,  Ulug Arslan’ın da birkaç Türk kaganının yanında bulunması ilginç bir noktadır. Dolayısıyla o, Irkıl Koca ve Korkut Ata misali bir şahsiyettir. Hatta bu kişiler Tunyukuk’un bir iz düşümü dahi olabilirler. Onlar Türk milletinin kaderini belirleyen kişilerdir. İşte Bilge Tunyukuk’un hayatını incelediğimizde onun da böyle olduğunu görürüz.
Ömrünün büyük bir kısmı savaşlarda geçen Tunyukuk kendi yazdırdığı kitabesinde; güçlü ve cesur kaganı ile beraber düşmanlarını nasıl alt ettiklerini bizzat anlatmaktadır. Çünkü hem batıya, hem doğuya, hem de kuzeye yapılan birçok seferlerde Tunyukuk ön plandadır. Mesela devletin merkezi Oguzlardan alındıktan  sonra 693  senesinde, Çin’e  Kök  Türk  akınları  başlar.  KapganKagan’ın Çin’e yapılan bu seferlere karar vermesinde Tunyukuk’un büyük payı vardır. O kitabesinde; “Türk milleti yaratılalı, Türk kaganı oturalı, Şantungşehrine, denize, ulaşan yok idi. Kaganıma söyleyip, ordu yolladım. Şantung şehrine ve denize ulaştırdım. Yirmi üç şehir ele geçti. Wu Hsien-pen Ta-tu harap olan ordugâhında ölü bırakıldı”, diyor.

Sekizinci asrın başlarında yani, 709’larda Çin, On Ok ve Kırgızların Kök Türk Devletine karşı önemli bir hazırlık içine girdiklerine şahit oluyoruz. Bunun üzerine büyük devlet adamı Tunyukuk, gündüz oturmayıp, gece uyumayıp bir savaş plânı yaptı. Böyle bir durumda çok dikkatli davranmak gerekiyordu. Akılsızca bir hareketin millete ve devlete zararı dokunabilirdi. Buna göre ilk önce Kırgızlara vurmanın doğru olacağına karar verildi. Çünkü On Oklar ile Çinliler  gelmeden  Kırgızların  işini  halletmek  daha  kolaydı.  Tunyukuk’un yazıtında bu olaylar şöyle anlatılmaktadır: “Çin imparatoru ve On Ok ve bunlardan başka Kırgızların güçlü    (veya Kırgız Küçlüg Kagan) kaganı dadüşman oldu. Bu üçü anlaşıp, Altun Yış üzerinde buluşarak, Kök Türklere karşı ordu sevketmek istediler. Onlar bu işi yapmazsa, Kök Türklerin onları tekerteker ortadan kaldıracağından korkuyorlardı. Çünkü kaganı ve ayguçısı bilge olan Kök Türkleri yalnız başlarına yenemeyeceklerini çok iyi biliyorlardı.
Ayrıca Oguzları kandırmaya da çalıştılar. Kırgızlara ulaşmak için Kögmen Dağlarının  aşılması  gerekmekteydi.  Ancak  kar  yüzünden  bütün  yollar kapanmıştı.  Fakat  Az  ülkesinden  doğru  oraya  gitmenin  mümkün  olduğu öğrenilmiş ve Anı Suyu boyunca ilerlenmişti. Zorlu bir uğraştan sonra Ak Termel geçildi, ancak orduya yol gösteren klavuz şaşırdığı için cezalandırıldı. Kaganın emri üzerine askerin daha hızlı hareket etmesi için buyruk verildi. Anı Nehri boyunca gece-gündüz yol alan Kök Türk ordusu, Kırgızları ani bir baskınla uykuda yakaladı. Burada yapılan büyük savaşta Kırgızların önemli bir kısmı öldürüldüğü gibi, kaganları da yok oldu. Kök Türk kaganına Kırgızlar neticede boyun eğdi. Daha sonra Kök Türk askerleri Kögmen yolu ile Ötüken’in
merkezine geri döndü”.

Bundan sonra yazıtlarda, Sogdları düzene sokmak için yapılan Temir Kapı seferi hakkında bahis vardır. 710 yılının sonuna doğru olan bu hareket Tunyukuk ve Köl Tigin kitabelerinde geçtiği halde, Bilge Kagan Anıtında yoktur. Böyle bir yürüyüşe karar verilmesinin başta gelen sebebi, bu sırada Sogdları yenen ve burada düzeni bozan Arap komutan Kuteybe yüzündendir. Çünkü  Kuteybe  Arap  ordularının  genel  valisinden  bölgeye  akın  etmesi hususunda emir almış ve bu da bir takım karışıklıklara yol açmıştı.

Orkun Yazıtlarında Kök Türklerin bu topraklara asker göndermesi hususunda; “Sogd halkını yeniden düzenlemek için Yinçü Ögüz geçilerek, Temir Kapı’ya kadar bir ordu yollandı”, denmektedir. Tunyukuk Yazıtında ise bu olaya şöyle değiniliyor: “Yinçü Ögüz geçilerek, Tinsi oglunun yattığı kutlu Ek Tag’a ve oradan Temir Kapı’ya ulaşıldı. İni İl Kagan’ın başkanlığında yapılan fetih ve Türk adaletini yayma hareketinin sonucunda Tezik, Tokar ve Suk adlı bir kişinin liderliğindeki Sogdak halkı Türk milletine boyun eğdi. O zamana kadar Türk milleti Temir Kapı’ya ve Tinsi oglunun yattığı dağa kadar gitmemişti”. Bu Türkistan seferinde de Tunyukuk’un önemli bir rolü vardır.

Bilindiği  üzere  Tunyukuk  Yazıtı,  Orkun’daki  Bilge  ve  Köl  Tigin anıtlarından ortalama 500 km daha doğudadır. Bunun sebebi çeşitli şekillerde izah edilmekle birlikte, bize göre; Tunyukuk yaşlandığı sıralarda devlet işlerine pek bulaştırılmamıştır. Ancak bütün hayatı, gençliğinden itibaren devlet idaresi içinde  geçmiş  bir  kişiye  bu  durum  ağır  gelmiş  olabilir.  Dolayısıyla,  ya kendiliğinden Köl Tigin ve Bilge’ye kızarak ailesiyle beraber ülkenin doğu sınırlarına gelmiş veyahut da merkezden zorla uzaklaştırılmış olabilir.


Türk milletinin geleceğinin belirlenmesinde İl-teriş Kagan ile birlikte gördüğümüz Tunyukuk daha sonra Kapgan ve Bilge devrinde de önemli kararlara imza atmıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri olarak, huzurun sağlanmasının ardından Kök Türklerin, bir Çin ordusunu yenmeleri ve Çin’esığınan bazı Türk ileri gelenlerinin tekrar Ötüken’e dönmelerinden güç alarak,Çin’e saldırmak isteyen Bilge Kagan’a, Tunyukuk henüz devletin tamamen kuvvetlenmediğini, Çin imparatorunun sanıldığından daha kurnaz olduğunu, askerlerin  yorgun  ve  bir  süre  barışa  ihtiyaç  duyulduğunu  söylemesi gösterilebilir. Böyle bir akın için henüz vakit erkendi. Ayrıca Bilge Kagan’ın Türk ülkesinde şehirlerin ve Budist mabedlerinin yaygınlaştırılması fikrine de karşı çıkmış; atlı asker ve konar-göçer Türklerin kentleri savunmalarının zor olacağını, sayıları Çinlilerden daha az ise de güçlü zamanlarında yağma akınları yaptıklarını, zaafa düştüklerinde dağlara ve ormanlara çekildiklerini, Budizmin de Türk karakterini zayıflatacağını ileri sürmüş, Bilge de onun bu fikirlerini kabûl etmiştir. Dolayısıyla Tunyukuk’un vermiş olduğu bu karar Türk tarihi açısından son derece önemlidir. Çünkü bu sayede devlet yıpranmamış ve kendinden sonra gelecek olanlara sağlam temelli bir yapı bırakılmıştır.
O aynı zamanda üstün bir savaş zekasına da sahiptir. Meşhur Kırgız seferi bunu göstermektedir. Ülkenin kaderinin tayininde ömrünün son zamanlarına kadar hep etkili olmuştur. Yazıtında o şöyle diyor: “İşi-gücü çevirdim. Büyük ordular gönderdim. Kontrol noktalarını çoğalttım. Baskın yapılacak düşmanı getirirdim. Kaganıma asker yollattırırdım. Tanrının iradesiyle Türk milletine düşman getirmedim. İl-teriş Kagan ve ben kazanmasam millet yok olacaktı. O ve ben kazandığım için ülke yine devlet oldu. Halk yine millet oldu”.
Netice olarak, Türk milletinin tarihinde ve kültüründe bu derece etkili olmuş bir şahsiyetin, Kök Türkçe ve Çince yazılı kaynakların dışında da Türk milletinin hatıralarında yer etmiş olabileceğini sanıyoruz. Bu sebeple Bilge Tunyukuk’un hayatı boyunca yaptığı bu üstün hizmetler mutlaka Türk milletinin sözlü edebiyatına da girmiştir. Dolayısıyla Türk tarihinin ve kültürünün belgeleri arasında yer alan Türk destanlarını, hususiyetle Oguz-nâmeleri incelediğimiz de, buralarda adı geçen birtakım devlet büyüklerinin özelliklerinin evvelce de belirttiğimiz üzere Tunyukuk’a benzediğini söyleyebiliriz.

Comments

Popular posts from this blog

HackME v8 Free Dowland

 

İnternet sitemizi blogumuzu arama motorlarına nasıl ekleyebiliriz?

Bu makalede arama motorlarında işletmenizi görünür yapmanın yolları ve sitenizi arama motorlarına kaydetme konusuna değineceğiz. Şimdi  Google ,  Bing ,  Yahoo ,  Yandex  gibi arama motorlarına sitenizi nasıl ekleyebileceğinize değineceğim. Sitenizi Arama Motorlarına Ekleyin Arama motoru , üzerinde yapılan aramalarda sitenizde yer alan içeriklerin taranarak gösterebilmesi için arama motorunun öncelikle sitenizin varlığından haberdar olması gerekir. Buna yardımcı olacak en sağlam yollarından biri sitenizi arama motorlarına manuel eklemektir. Bu işlem zorunlu olmamakla birlikte arama motorlarının sitenizi tanımasını ve dizinlere eklemesini hızlandırıcı, emin bir yoldur. Sitenizi Google Arama Motoruna Ekleyin Google  arama motoruna site eklemek çok basit. Yapmanız gereken sadece aşağıdaki adrese girirek  “url ve yorumlar”  alanlarını doldurarak kaydet butonuna basmak. Burada dikkat etmeniz gereken husus siteniz  http ,  https ,  w...

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği , ( Rusça :    Союз Советских Социалистических Республик   ( yardım · bilgi ) , Soyuz Sovetskikh Sotsialisticheskikh Respublik ,  /sɐˈjʊs sɐˈvʲeʦkʲɪx səʦɪəlʲɪˈstʲiʨɪskʲɪx rʲɪsˈpʊblʲɪk/ ; kısaca СССР, SSSR )  Sovyetler Birliği  ya da  SSCB  olarak da bilinir,  Rusya İmparatorluğu 'nın  1917 'deki Büyük  Ekim Devrimi 'yle yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde kurulan ve  1991 'e değin varlığını koruyan devlet.  Avrupa 'nın doğu kesimiyle,  Asya 'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km²'lik  yüzölçümüyle  dünyanın en büyük ülkesiydi.  Nüfus  bakımından da 293.047.571 ( Haziran   1991 ) kişiyle 3. sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasî ve askerî güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği, batısında  Norveç ,  Finlandiya ,  Baltık Denizi , Polonya ,  Çekoslovakya ,  Macaristan ...