|
Tarihte iki millet vardır ki, başından binlerce felaket geçmesine rağmen günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Bunlardan birisi Çinliler, diğeri de Türklerdir. Dolayısıyla dünyanın en eski milletlerinden birisi olan Türklerin, elbette ki tarihleri de o nispette köklü ve renklidir. Bilinen beşbin yıllık tarihi boyunca bu şanlı milletin içerisinden binlerce kahraman, büyük devletve ilim adamı çıkmıştır. Bunların birçoğu dünya tarihini yakından ilgilendirdiği gibi, tamamı da Türk milletinin geleceğini belirlemede önemli bir faktör olmuştur. İşte bu yazı dizisinde Türk ve dünya tarihine yön veren
büyük Türk kahramanları içerisinden bir seçme yaparak, özellikle genç neslimize bunları tanıtmak istiyoruz.
Tarihi bir sıra takip etmemiz gerekince de; elbette ki bunu Motun (Börü Tonga) Yabgu ile başlatmamız lazım. Belki destani kahramanlarımız üzerinde de durulması gerekir, ancak zaten o destanlar bu kahramanlarımızın şöyle veya böyle hayat hikayeleridir.
Motun (Börü Tonga) Yabgu2, çoğumuzun Mete olarak bildiği büyük Hun hükümdarıdır. Milattan önce 209 senesinde Hun Devletinin başına geçen, bu kahramanın hükümdar olması da ayrıca bir destan mahiyetindedir. Babası Tuman’ın (belki Tümen)3, varis olarak yerine üvey kardeşini ataması üzerine emrindeki tümen ile hareket ederek4, babasını bir sürek avında öldürtmüş ve Türk Devletinin başına geçmiştir.
Devlet teşkilatını ve orduyu yeniden nizama sokan Motun (Börü Tonga), Mogolların atalarından Tunguzların (Tung-hu), kendisinden devamlı toprak istemesi üzerine onları bozguna uğratmış5 ve arkasından da milattan önce 203’te, yine Asya’nın tarihi bir kavmi olan Yüe-çileri yenmiştir.
Motun (Börü Tonga), Asya’daki siyasi hakimiyetini sağladıktan sonra Çin topraklarına doğru akınlara başladı. Çin Seddi’ni kolayca aştığı gibi, hatta Çin imparatoru Kao-ti’yi (M.Ö. 206-195) sıkıştırmış (M.Ö. 201), imparator yıllık vergi ile bir prenses vermek suretiyle onun elinden kurtulabilmiştir. Çin kaynaklarının bildirdiğine göre, bu durum o kadar aşağılayıcı ve bayağı idi ki, uzun müddet bunun konuşulması ve hatırlanması Çin imparatorluğu tarafından yasaklanmıştı. Kuşatılan Çin imparatoru artık sonunun geldiğini anlayınca, çok güvendiği bir adamını muhtemelen yanında Çin’in en güzel kızları ve prenseslerin resimleriyle Motun (Börü Tonga)’un hatununun yanına yollamıştı. Bu kişi, hatuna “şimdi siz bizim imparatorumuzu çok güç durumda bıraktınız, ama imparator bu kızları kagana göndermek istiyor” deyince; hatunun kıskançlık duygularını kabartmış, o da kuşatmanın kaldırılması için Motun (Börü Tonga)’a telkinlerde bulunmuştur6.
Motun Yabgu ölmeden evvel (176) Çin’e tehditkâr bir mektup yolladı. Bu mektubunda; Orta Asya ve batıyı birleştirmekle meşgul olduğunu, eli ok-yay tutan kavimleri idaresine alarak onları “Hun” yaptığını söylüyordu. Motun (Börü Tonga) Yabgu, M.Ö. 174 tarihinde öldüğü zaman, Orta Asya’da Türk birliğini sağladıktan başka, birçok yabancı kavmi de kendi hükümranlığı altına almıştı. Devletin sınırları doğuda Kore’ye, batıda Aral Gölü’ne, kuzeyde Yenisey’in yukarı mecralarına, güneyde de Hindistan’ın kuzeyine kadar ulaşmıştı. Böylece Mo-tun, tarihte ilk defa olarak Türk birliğini gerçekleştirmişti.
Motun (Börü Tonga) Yabgu’nun ardından, kısa bir süre sonra Hunlar hızla çökmeye yüz tuttular. Çin siyasetindeki eski güçlerini yitirdikleri için, bu kez Çin’in Türkler üzerindeki politikaları etkili olmaya başladı. Özellikle Türkistan’ın doğu taraflarının elden çıkması askerî, siyasî ve ekonomik açıdan Türklere büyük darbe vurdu. Buyüzden daha önce Hun birliğine dahil olan pekçok boy ve kavim onlardan ayrılarak Çin ile ittifak yaptılar. M.Ö. 71 yılında kuzeyden bazı Tölös kabileleri7, batıdan Wu-sunlar ve doğudan da Wu-huanlar aniden Hunlara saldırarak ağır bir hezimete uğrattılar. Ama Motun’un (Börü Tonga) torunları bir vakit geldi, yine dünyanın efendisi oldular.
Bununla birlikte sadece Türk milletinin tarihinde değil, Türklerin dışındaki Orta Asya halkları için de Motun (Börü Tonga) Yabgu mühimdir. Pekçok devletin tarihten silinmesine vesile olmakla beraber, Asya coğrafyasının şekillenmesi de onun sayesindedir. Böylesine değerli bir şahsın unutulması elbette ki beklenemez. Türk milletinin hafızasına yer etmiş bu zat ve onun hizmetleri kulaktan kulağa sözlü olarak geldiği gibi, yazılı olarak da yaşamıştır. Bu yüzden pek tabiki, bazı ilim adamları tarafından Oguz ile Motun’un (Börü Tonga) aynı olabileceği görüşü ortaya atılmaktadır. Bilindiği üzere Tengri Kut8 Mo-tun, M.önce 174’te öldüğünde yerine oğlu Kök (çince Ki-ok) tahta çıkmıştı.
Babasına çok benzeyen bu şahıstan sonra Türk devletinin başında M.önce 160 senesinde de Kök’ün oğlu Kün-içen’i (çince Chüen-ch’en) görmekteyiz. Burada okuyucuların dikkatini Tengri Kut Motun’un (Börü Tonga) gerçek hayattaki oğlu ve torununun adına çekmek istiyoruz. Bizim tesbitlerimize göre, bunlardan birisi Kök’tür (Gök Han), diğeri de Kün’dür (Gün Han). Yani Motun Yabgu’dan (Börü Tonga) sonra gelen iki Türk hükümdarının ismi Oguz Kagan Destanı’ndaki Oguz’un destani çocuklarından iki tanesiyle aynıdır. Bu herhalde, Oguz ile Mo-tun arasındaki benzerlik konusunda göz-ardı edilemeyecek bir ip-ucudur9. Ayrıca Oguz Kagan’ın seferleri ile Motun’un (Börü Tonga) siyasi faaliyetlerinde de ortak noktalar vardır.
Şimdilik bilinen ve kabul edilen ilk devletimiz Hunlar ile onların efsanevi kaganı Motun (Börü Tonga) ya da Mete’nin attığı temel, Türk milletinin ve devletinin ebedileşmesinin esasını oluşturur. Bu bakımdan Motun (Börü Tonga) Yabgu’nun Türk tarihinde ayrı bir yeri vardır.
Comments
Post a Comment