Skip to main content

Türk Yemek Kültürü

Türkiye'nin Yemek Kültürü
Türk Yemek Kültürü nedir
eski Türk Yemekleri 
Türk mutfağı

ürk mutfağı, dünyanın sayılı mutfaklarından biri sayılır Orta Asya'dan Anadolu'ya geliş sürecinde Türklerin değişikliklere uğrayan aşçılık geleneği, Anadolu’da var olan mutfak kültürüyle zamanla kaynaşmıştır Bu kaynaşma, çok zengin bir mutfak geleneğinin oluşmasını sağlamıştır

Eski Türklerde yemek, toplumsal yaşamın önemli bir parçasıydı Toy denen şölenlerde bol yemek ve içki ikram edilmesi gelenekti Öte yandan “han” denen hükümdarlar ve beyler, bir tür ziyafetlerde halka yemek yedirirlerdi Toplu yemeklerde yiyeceğin toplumsal konuma göre paylaşılması söz konusuydu Eski Türklerde "ülüş" adı verilen bu geleneğe göre, örneğin ortaya getirilen bir kızarmış koyunun neresinden kimin yiyeceği, özellikle Oğuz boyları arasında önceden bilinirdi


Orta Asya’da Türkler, ekip biçmeyle de uğraşmakla birlikte göçebe yaşamın bir parçası olan hayvancılık yapıyorlardı Bundan dolayı temel besin maddeleri et, süt, yağ ve peynir gibi hayvansal ürünlerdi Özellikle yoğurt, tek başına da yenmekle birlikte, başka yemeklerde katkı maddesi olarak önemli bir yer tutardı Yiyecekler arasında önemli bir yeri olan ekmeğin yanı sıra, hamura ve bulgura dayalı yemek çeşitlerinin ana öğesini un ve et oluştururdu Eski Türk yemeklerinden "tutmaç", mantıya benzeyen ve besin değeri yüksek bir yemekti "Kavut" denen tatlı da yaygındı ve arpa unu pekmezle karıştırılarak hazırlanırdı Zengin et yemekleri arasında bumbar (bağırsak dolması), sucuk, kebap çeşitleri, işkembe Çorbası, kavurma, közleme, külleme, pastırma ve yahni çeşitleri sayılabilir


Türklerin İslam dinini benimsemesinden sonra, 11 yüzyıl ve sonraki dönemlerden kalma kaynaklara dayanarak Türk mutfağının fazla değişmediği söylenebilir Kâşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati't-Türk adlı sözlüğü ile Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig adlı yapıtında yemek çeşitleri ve yeme içme geleneği üzerine bilgiler vardır Oğuz destanları derlemesi olan Dede Korkut Kitabı’nda da Türk yemekleri adları verilmiştir


Anadolu'ya yerleşen Türkler, eski alışkanlıklarını korumakla birlikte, yeni yemek kültürüyle karşılaştılar Örneğin Türk mutfağına daha fazla sebze yemeği, balık ve zeytinyağı girdi Osmanlı dönemine gelindiğinde Türk mutfağında geleneksel halk mutfağı ile yönetici sınıfın yemek kültüründen söz edilebilir 15 yüzyıldan başlayarak başkent olan İstanbul’daki Topkapı Sarayı'nda "Kuşhane" adı verilen mutfakta padişah için özel yemekler pişiriliyordu Padişahın aile çevresi olan valide sultan, sultanlar, şehzadeler ve haremde yaşayanlar için ise "Has mutfak"ta yemek hazırlanıyordu Tatlı türünden yiyecekler ise "Helvahane" denilen yerde yapılıyordu Ayrıca saray görevlileri için yemek pişirilen mutfaklar vardı O dönemin yemekleri arasında helvâ-yı hâkâni (padişah helvası), hünkârbeğendi, saray kadayıfı, saray ekmeği, vezirparmağı gibi, bazısı günümüzde de yapılmakta olan yemekler vardı


Daha çok yöresel özellikler taşıyan halk mutfağının yemekleri ise et ve tahıla dayanıyordu Halk et ve sebzeyi taze olarak tükettiği gibi, kurutarak ve kavurarak saklıyordu Çeşitli baharatla karıştırılarak pastırma ve sucuk yapılması da eti saklamanın bir yoluydu İnsanlar sebzeleri ya kendileri yetiştiriyor ya da doğada kendiliğinden yetişenleri topluyorlardı Sebzeleri et, bulgur, pirinç ve yoğurtla karıştırarak pişiriyorlardı Osmanlı döneminde, Orta Asya’dan gelen Türkler ile Anadolu’da yaşayan öteki halkların yemek kültürlerinin kaynaşmasıyla Türk mutfağı daha da zenginleşti Öte yandan Türk yemekleri, başta Balkan ülkeleri olmak üzere imparatorluk sınırları içinde kalan ülkelerde kalıcı izler bıraktı Osmanlı



İmparatorluğu’nun son yüzyılındaki Batılılaşma hareketleri Türk mutfağına da yansıdı 19 yüzyılda İtalyan ve Fransız yemekleri kendi adlarıyla Türk mutfağını girdi Aslında Batı yemekleri, Osmanlı sınırları içinde yaşayan öteki halkların da etkisiyle, başta balık olmak üzere karides ve istiridye gibi deniz ürünleri birkaç yüzyıl önceden yavaş yavaş saraya ve zengin konaklarına girmeye başlamıştı


20 yüzyılda, Batı yemekleri Türk mutfağında daha da yaygınlaştı Ama köy, kasaba ve küçük kentlerde Türk mutfağı yerel özelliklerini korudu Günümüz Türk mutfağına özgü yemekleri arasında yoğurt, bulgur, tarhana ve hamur işleri gibi geleneksel yiyeceklerin yanı sıra pilav, dolma, sarmalar ve börek sayılabilir Öte yandan Çin, İtalyan, Fransız, Japon, Rus mutfaklarına özgü yemekler sunan çok sayıda lokanta vardır

Comments

Popular posts from this blog

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği , ( Rusça :    Союз Советских Социалистических Республик   ( yardım · bilgi ) , Soyuz Sovetskikh Sotsialisticheskikh Respublik ,  /sɐˈjʊs sɐˈvʲeʦkʲɪx səʦɪəlʲɪˈstʲiʨɪskʲɪx rʲɪsˈpʊblʲɪk/ ; kısaca СССР, SSSR )  Sovyetler Birliği  ya da  SSCB  olarak da bilinir,  Rusya İmparatorluğu 'nın  1917 'deki Büyük  Ekim Devrimi 'yle yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde kurulan ve  1991 'e değin varlığını koruyan devlet.  Avrupa 'nın doğu kesimiyle,  Asya 'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km²'lik  yüzölçümüyle  dünyanın en büyük ülkesiydi.  Nüfus  bakımından da 293.047.571 ( Haziran   1991 ) kişiyle 3. sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasî ve askerî güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği, batısında  Norveç ,  Finlandiya ,  Baltık Denizi , Polonya ,  Çekoslovakya ,  Macaristan ...

Лжедмитрий I

Лжедми́трий I , официально именовавший себя царевич (затем царь) Дмитрий Иванович [1] [2] , в сношениях с иностранными государствами — Император Димитрий ( лат.   Demetreus Imperator ) (ум.  17 мая   1606 ) —  царь   России  с  1 июня   1605  по  17 (27) мая   1606 , по устоявшемуся в историографии мнению —  самозванец , выдававший себя за чудом спасшегося младшего сына  Ивана IV Грозного  — царевича Дмитрия . Первый из трех самозванцев, именовавших себя сыном  Ивана Грозного , притязавших на российский престол (см. также  Лжедмитрий II  и  Лжедмитрий III ). Гибель царевича Дмитрия Основная статья:  Дмитрий Углицкий (царевич) Царевич Дмитрий погиб при не выясненных до настоящего времени обстоятельствах — от ножевой раны в горло. [3]   Его мать  обвинила в убийстве Дмитрия пребывавших в Угличе «людей Бориса»  Данилу Битя...

Akçay savaşı

Akçay savaşı Karamanlılar ile Osmanlılar arasında 1397 yılında meydana geldi. Macar kralı sigismund'un Osmanlılarla yaptığı Niğbolu Savaşı'ndan sonra güçlenen Karamanoğlu Alaüddin Bey Ankara'ya hareket düzenleyerek Anadolu Beylerbeyi sarı Timurtaş Paşa'yı esir aldı. Niğbolu Zaferini haber alınca Timurtaş paşayı çeşitli hediyelerle Yıldırım Beyazid'a göndererek af dilemiştir. Fakat bu af kabul edilmeyince Savaşa mecbur kalmıştır.Savaş Akçay Ovası'nda 2 gün sürmüş fakat savaştan bir sonuç alınamamıştır. Savaşın 2. günü Osmanlı Kuvvetleri, Karamanoğullarını çember içine alarak, Konya kalesine kaçmak zorunda bırakmıştır. Bunun üzerine Osmanlılar Konya'yı kuşatmışlardır. Alaüddin Bey Osmanlılar tarafından esir alınmış, daha sonra Yıldırım Beyazıt'ın emri ile öldürülmüş ve başı kesilerek mızrağı takılmış şehir içinde dolaştırılmıştır. Bu savaştan sonra Beyazıt Karaman üzerine yürümüş ve işgal etmiştir. Bu savaşın sonucunda Toros dağının kuzeyindeki şehi...