|
Umay adına Türk tarihi kaynaklarında ilk defa Gök Türk yazıtlarında rastlanır. Kültegin yazıtında (I D 31) Bilge hakan “babam hakan öldüğü vakit küçük kardeşim Kül Tegin yedi yaşında idi. Umay gibi anam hatun sayesinde küçük kardeşim Kül Tegin er – kahraman adını aldı” diyor ki anasını çocukları koruyan dişi tanrı Umay’a benzetmiştir.
Tonyukuk yazıtının batı tarafındaki 38. satırında, ”Tanrı, Umay ve mukaddes Yer – su” ruhlarının Türklere yardım ettiklerinden bahsetmektedir. Son yıllarda Urga (Ulan Batur) çevresinde bulunan bir kiremitte “Kögmen Yer – su ve Umay hatun” sözleri okunmaktadır. Bu koruyucu dişi ruhun adını eski Türkler çocuklarına ad olarak verdiklerini Al-tun göl yanında bulunan bir yazıttan öğreniyoruz. Bu yazıtta “bu atımız Umay beg” ibaresi vardır.
Mahmut Kâşgârinin Umay kelimesinin izahı da dikkate değer. Bu Türk – islâm bilginine göre “Umay kadın doğurduktan sonra çıkan son’dur. Kadınlar Umay ile tefe’ül ederler. Umaya tapılırsa oğul olur derlermiş” (Divan-ü Lûgati’t – Türk, I, s. III; B. Atalay tercümesi, s. 217).
Mahmut Kâşgarî Umay hakkında fazla bir şey bildirmemekle beraber bu kelime münasebetiyle naklettiği atalar sözü (“Umayka tabınsa oğul bo-lur”) dikkate değer. Umay ruhu hakkındaki müslüman Türkler, hele kadınlar, arasında söylenen bazı şeyleri Mahmut Kâşgârî’nin de duymuş olduğu anlaşılmaktadır.
Devadari’ye göre Moğollarda Uma (Umay?) hatun kültü vardı; savaşa hazırlanırken bu Uma hatuna kurban sunarlardı. Bunun namına bir bebek yapıp çadırda saklarlardı. Buna bakşı dedikleri bir kadın hizmet ederdi. Bu kadın Alp Kara Arslan soyundandı (Süleymaniye kütüphanesi Damad İbrahim Paşa Nu. 919, varlık 207 a).
Altay – Yenisey şamanist Türklerinin dinî inançlarında Umay kültünün bulunduğu etnograflar tarafından tesbit edilmiştir. Katanov tarafından toplanıp Radloff’un ”Türk halk edebiyatı” külliyatının IX. cildinde yayınlanan Sağay metinlerinde Umay (Imay) üç yerde geçmektedir. Bir metinde şaman davulundaki resimler izah edilirken (s. 565) iki kayın ağacının resmi hakkında şöyledenilmektedir: “biz bastap ülgen adamnang töreende Imay ice-meng kada tüstir bu iki kazıng”. Katanof bu metindeki Imay’ın Umay, ülgen’in şamanistlerin iyi tanrılarından biri olan Ülgen ve “adam” kelimesinin “atam” olduğuna dikkat etmemiş ve şöyle tercüme etmiştir : “ilk başta aziz Âdemden türediğimiz zaman bu iki kayın ağacı anamız Havva ile beraber gökten düşmüş (inmiş) tir” (s.552). Halbuki bu metin şöyle tercüme edilmelidir: “ilk başta Ülgen atamızdan türediğimiz zaman bu iki kayın ağacı Umay ana ile beraber (gökten) inmiştir”. Başka bir metinde defin töreninden bahsedilirken şöyle denilmektedir: ”Defin törenine iştirak edenler için evde et pişirilir. Mezardan gelenler rakı içerken evin üst-başı tarafına üç defa rakı saçarlar ki, bu anamız. Imay taraf madır” (metin s. 575; tercüme s. 462) derler. Kaç’larda tesbit edilen “ateş duasında “Imay ana” ateş ruhu olarak zikredilmektedir, (aynı eserde, s. 573; tercüme s. 564).
Umay kültünün izlerine Yakutlarda da rastlanmaktadır. Troşçanski’nin “Yakutlarda Kara dinin tekâmülü” adlı eserine Naumov tarafından ilâve’ edilen makalede (s. 178) şu kayıt vardır: “Yakutların inançlarına göre Ogo ımıta denilen bir ruh vardır. Harfi harfine
“çocuk Imı’sı” demektir. Bu “Imı” bir kuş şeklinde çocuğun başı üzerinde öter ve bununla çocuğun nesli bereketli olacağını haber verir”. Pekarski’nin izahına göre “Imı” kelimesinin başka bir anlamı da “korunma silâhı, tılsım, muska” demektir. (Yakut sözlüğü, s. 3794).Yakut mitolojisindeki bu “Imı” ruhunun Umay olduğu muhakkaktır. Eski Umay’ın yerini Yakutlarda, aşağıda görüleceği veçhile, ayısıt almıştır.
“çocuk Imı’sı” demektir. Bu “Imı” bir kuş şeklinde çocuğun başı üzerinde öter ve bununla çocuğun nesli bereketli olacağını haber verir”. Pekarski’nin izahına göre “Imı” kelimesinin başka bir anlamı da “korunma silâhı, tılsım, muska” demektir. (Yakut sözlüğü, s. 3794).Yakut mitolojisindeki bu “Imı” ruhunun Umay olduğu muhakkaktır. Eski Umay’ın yerini Yakutlarda, aşağıda görüleceği veçhile, ayısıt almıştır.
Ayısıt – yaradıcı, bereket ve refah sağlayıcı dişi ruhlar zümresine denir. Bunlardan kimi insan yavrularını ve kadınları, kimi de hayvan yavrularını ve dişi hayvanları korurlar. Ayısıt’lar. dağınık halde bulunan hayat unsurlarını toplayıp birleştirir ve “kut” yaparlar. Bu
“kut” denilen nesneyi ana karnındaki çocuğa üflerler. Böylece çocuğa can verirler. Gebe kadınlar daima bu ruhların himayesi altında bulunurlar. Kuşu kuşları ”ayısıtların timsali sayıldığı için bu kuşlara dokunulmaz, insanları koruyan ayısıt’lar yaz günlerinde güneşin doğduğu yerde, hayvanları koruyan ayısıt’lar da kış günlerinde güneşin doğduğu yerde bulunurlar. Yakut kızları ayısıt adına ”Tangara” yapıp karyolalarının altında saklarlar.
“kut” denilen nesneyi ana karnındaki çocuğa üflerler. Böylece çocuğa can verirler. Gebe kadınlar daima bu ruhların himayesi altında bulunurlar. Kuşu kuşları ”ayısıtların timsali sayıldığı için bu kuşlara dokunulmaz, insanları koruyan ayısıt’lar yaz günlerinde güneşin doğduğu yerde, hayvanları koruyan ayısıt’lar da kış günlerinde güneşin doğduğu yerde bulunurlar. Yakut kızları ayısıt adına ”Tangara” yapıp karyolalarının altında saklarlar.
Kısır kadınlar çocuk vermesi için ayısıt’a dua ederler. Gebe kadınlar doğum günleri yaklaştığı zaman odalarını ve evlerinin çevresini çok temiz tutmağa çalışırlar. Komşu çocuklarına ve hayvan yavrularına karşı şefkat gösterir ve onları doyururlar. Ayısıt geldikte herkes güler yüzlü, şen ve tok olmalıdır
Comments
Post a Comment