Adana’nın en eski Türk yapısı olarak bilinen Akça (Ağca) mescit, Ulu Cami Mahallesinde ve Ulu Cami’ye 60 metre mesafede, 2. Sokakla 4. Sokağın kesiştiği köşede bulunmaktadır. Ramazanoğlu Şahabeddin Bey zamanında Türkmen beylerinden biri olan Ağcabey tarafından yaptırılmış olduğu için bu adı almıştır. 1930′lu yıllarda müze deposu olarak kullanılan yapı, 1964′te ve 1998 depreminde ciddi ölçüde hasar gördükten sonra 2004′te Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tamir ettirilmiştir.
Alemdar Camii
Alemdar Camii, Adana’nın Beş Ocak Mahallesinde 34. Sokak’ta bulunmaktadır. Kare plan üzerine kesme taş duvarlardan yapılmış olan eser, kitabesine göre 1162 H. (1748) tarihli olup; mimarı Alemdar el-hac Mustafa Hasan Ağadır. Tek kubbeli küçük camiler arasında yer alan Alemdar Camii’nin, beden duvarlarındaki kesme taş işçiliğinden başka büyük bir sanat değeri bulunmamaktadır. Bölgeye has özellikte mekanı örten kubbe, oluklu kiremitlerle kaplanmıştır. Kubbe intikali pandantiflerle sağlanan eserin beden duvarlarına her kenarda açılmış olan ikişer pencere mekanı aydınlatır.
Kurtkulağı Köyü Camii
Ceyhan ilçesine 30 kilometre mesafede, eski Halep kervan yolu üzerinde bulunan Kurtkulağı Köyü Camii, Türk mimarîsi içinde, ayrı bir yer işgal edebilecek değerli yapılardan bir tanesidir.
Eser, Kuzey duvarında bulunan kitabesine göre 1010 H. (1601) tarihinde Haydar Ağa adında bir hayırsever tarafından yaptırılmış, daha sonra da 1070 H. (1659) tarihinde yakınında bulunan kervansaray ile birlikte, küçük bir onarım görmüştür. 1070 H. (1659) tarihindeki bu onarımın Mimar Mehmet Ağa tarafından yapıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Mestanzade Camii
Kendi adını taşıyan mahallede bulunan Mestanzade Camii, Mestanzade Hacı Mahmut Ağa tarafından 1093 H. (1682) tarihinde inşa ettirilmiştir. Eserin yapılışına ait bir kitabesi yok ise de ilk inşasından sonra birkaç defa yapılmış olan onarımlardan birine ait tamir kitabesi bulunmaktadır.
En son olarak 1948 yılında Helvacı Musa oğlu İsmail Çankaya tarafından camiye, bugünkü minaresi ilave edilmiştir. Mestanzade camii ve camiden biraz ilerde bulunan Mestan hamamına ait bir de vakfiye mevcut olup, bu vakfiyede belirtildiğine göre, cami ve hamam H.1093 (1682) tarihinde Ramazanoğulları’ndan Hacı Mahmut Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Yağ Camii
Eski Belediye Caddesi üstünde Büyük Çarşı semtinde olup, bitişiğindeki medrese ile birlikte bir külliye teşkil etmektedir. Evvelce bir kilise iken, camie çevrilmiş olan bu yapının asıl adı Eski Camidir.
Evliya Çelebi Seyahatname’sinde de Eski Cami diye bahsedilmekte ise de; cami’in kapısı önünde vaktiyle yağ pazarı kurulmuş olduğundan Yağ Camii adını almıştır. Cami’nin hemen bitişiğinde yer alan medrese kapısı üzerindeki kitabede, eserin 1501 yılında Ramazan oğlu Halil Beyin emri ile camiye çevrildiği ve bu tarihten 57 yıl sonra da buraya Piri Paşa tarafından medresenin yaptırıldığı okunmaktadır. Minarenin inşası ise kilisenin camiye çevrilişinden 24 yıl sonrasına, yani 1525 yılına rastlamaktadır.
Yeni Camii
Kuruköprü’den Küçük Saat’a giden Özler Caddesi üzerindedir. Küçük bir camidir. Üç satır halinde sülüs hatla yazılı kitabesinden (1724) yılında Abdürrezzak Antaki adlı Antakyalı bir zengin tarafından yaptırılmıştır. Minaresi de diğer bir kitabesine göre de 1142 H. (1729) tarihinde Aptullah Bin Ali Beşe tarafından minaresi yaptırılmıştır.
Bütünüyle dikdörtgen planda olan yapının üzerini, iç mekanda iki paye ve iki sütunun taşıdığı beşerden on kubbe örtmektedir. Paye ve sütunlar mekanı kıbleye paralel iki nefe ayırmakta ve bu destek sistemi sivri kemerlerle birbirine bağlanmaktadır. Gerek plan şeması ve gerekse mekan konstrüksiyonu itibariyle tipik ulu camilere dahil olan eserin beden duvarları ve minaresi, Adana Ulu Cami’inde de olduğu gibi Kahire’deki bazı Memlük yapılarını hatırlatmaktadır.
Yeşil Camii
Tepebağ Mahallesi 20. Sokakta Gazi İlkokulu yanında bulunan Yeşil Mescit, Gencizadeler tarafından 1165-1167 H (1746-1748) tarihleri arasında inşa edilmiştir. Mescidi örten kubbenin üzerindeki kitabede 1165 H. tarihi ile mescidin banisi Hacı Mahmud’un ismi yer almaktadır. Mescit, içini örten kubbenin üzerindeki kiremitlerin yeşil oluşundan dolayı Yeşil Mescit ismini almıştır. Plânı araziye uydurma zorunluluğu sebebi ile, altına bir de bodrum kat yapılmış olup, esere doğu duvarın uzantısı ve mescidin yan duvarı boyunca devam eden avlu duvarının sonunda ki yay kemerli bir kapıdan girilmektedir.
Comments
Post a Comment