Skip to main content

Yarasalar Neden Mağaralarda Yaşamayı Sever?

 Yarasalar Neden Mağaralarda Yaşamayı Sever?

Korku filmlerinden aşina olduğumuz bir sahne vardır: Bir korku unsuru nedeni ile ortam gergindir ve kahraman kaygı denizinde yüzerken bir de birşey bulmak zorundadır. Gerilimin iyiden iyiye tırmandığı anda kahraman bir mağaraya girer. Mağaraya girmesiyle izleyiciyi yerinden sıçratacak bir ses, hareket ve siyah yüzlerce karartı ortaya menfaat. Mağarada yaşayan yüzlerce yarasa aynı anda havalanmıştır.











Gizemli doğaları nedeniyle yarasalar, roman, film vb. Kurgusal esere sıklıkla konu olurlar. Gizemli yönlerinin başlangıcında da derin, karanlık ve nemli mağaralarda yaşamaları gelir. Hele bir de yüzlercesi aynı anda vücutlarına oranla çok büyük kanatlarınının ürpertici sesi etrafa yayılırken göğe yükselen siyah karartıların altındaysanız mutlaka iliklerinize kadar ürperirsiniz.

                                   

Yarasalar Neden Mağarada Yaşamı Severler?

Yarasalar türlerinin bir çok gececi hayvanlardır. Yani geceleri avlanırlar. Genellikle sivrisinek de dahil olmak suretiyle pek fazlaca böcek çeşidini yerler. Avlarını ekolokasyon adı verilen bir teknikle yakalarlar. Doğadaki avcıların bir çok avlarını görsel işaretler rehberliğinde takip ederken yarasalar bu iş için sesi kullanılar. Yarasalar çoğu hayvan şeklinde, görmek için gözlerini kullanmazlar, çevrelerinde nelerin olduğunu algılamak için kullandıkları veri işitsel bir veridir. Ekolasyon tekniği, ses verisini kullanarak ses-görüntüsü elde etmelerini sağlar.


Çoğu canlı türü, avlanmak için görsel ipuçlarını kullandığından ancak gün ışığında avlanabilirler. Oysa yarasaların böylesi bir ihtiyaçları yoktur. Çoğu hayvanın iyi göremediği bir ortamda görebilmek (ses-görüntüsüyle de olsa), çok büyük bir avantajdır. Bu sayede hem yırtıcı bir hayvana yem olma riskini düşürür bununla birlikte avlarını daha rahat yakalayabilme imkanına kavuşurlar. Bununla birikte yarasaların gündüz saatlerinde itimat arasında kalabilecekleri, yırtıcı hayvanların onları bulamayacağı güvenilir ve yalıtılmış bir alana ihtiyaçları vardır. Bu zeminin korunaklı olduğu kadar karanlık olması da yukarıda ifade edilen sebeplerle daha avantajlıdır. Mağaralar bu nedenle yarasaların ilk tercihi olur.

                                 

Ancak mağaraları, yarasaların gözünde favori mekan kılan tek sebep sağlamış olduğu güvenlik değildir. Yarasalar tıpkı insanlar benzer biçimde sıcak kanlı memelilerdir. Bu nedenle vücut ısısını korumak mühim yaşamsal faktörlerden biridir. Mağara, yarasaya uygun sıcaklıkta bir ortam sunar. Vücut ısısını düzenlemek zorunda kalmamak da daha azca enerji tüketmelerini sağlar.




Yırtıcı hayvanlara yem olma olasılığını düşüren bir başka niçin ise mağara tavanına asılı bir biçimde durabilmeleridir. Yani mağara tavanları, yarasalar için harika bir emniyet düzeneğidir.




Mağaralar sayesinde yarasalar, temel dünyasal endişelerden uzak kalabilirler.


Bazı yarasalar ise kış mevsiminin çoğunu yeniden mağaralarda kış uykusuna yatarak geçirirler. Kış uykusu boyunca vücut içi sıcaklıkları mağaranın sıcaklığına düşer.


Mağarada Yaşam

En yüksek popülasyona sahip olan yarasa türleri mağaraları konut tutmuştur. Enerji tasarrufu ve korunma sağlayan mağaralardan bazıları yarasaları ile ünlüdür. Örneğin Teksas’ta Bracken mağarasında yaşayan yarasa sayısı, 20 milyondan daha az değildir. Bracken mağarasında oldukça fazla miktarda kıymetli bir gübre çeşidi olan yarasa gübresi yani guano elde edilmektedir.


                                


Çok ilginç bir biçimde yarasa kolonileri sıklıkla geceleri mağaradan grup olarak menfaat ve grup olarak girerler. Bu hareket kolonide birlik duygusunu göstermesi bakımından hoş olmakla birlikte bu birliğin korunmalarında büyük bir önemi vardır. Herhangi bir avcı hayvan, yarasa avlamaya yeltenecek olsa çok sayıda olmaları avcının dikkatini dağıtır ve yarasanın kaçabilme olasılığını yükseltir.


Kaynaklar:

Library of Congress

Bureau of Land Management

How Stuff Works

Boston University

Comments

Popular posts from this blog

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği , ( Rusça :    Союз Советских Социалистических Республик   ( yardım · bilgi ) , Soyuz Sovetskikh Sotsialisticheskikh Respublik ,  /sɐˈjʊs sɐˈvʲeʦkʲɪx səʦɪəlʲɪˈstʲiʨɪskʲɪx rʲɪsˈpʊblʲɪk/ ; kısaca СССР, SSSR )  Sovyetler Birliği  ya da  SSCB  olarak da bilinir,  Rusya İmparatorluğu 'nın  1917 'deki Büyük  Ekim Devrimi 'yle yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde kurulan ve  1991 'e değin varlığını koruyan devlet.  Avrupa 'nın doğu kesimiyle,  Asya 'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km²'lik  yüzölçümüyle  dünyanın en büyük ülkesiydi.  Nüfus  bakımından da 293.047.571 ( Haziran   1991 ) kişiyle 3. sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasî ve askerî güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği, batısında  Norveç ,  Finlandiya ,  Baltık Denizi , Polonya ,  Çekoslovakya ,  Macaristan ...

Лжедмитрий I

Лжедми́трий I , официально именовавший себя царевич (затем царь) Дмитрий Иванович [1] [2] , в сношениях с иностранными государствами — Император Димитрий ( лат.   Demetreus Imperator ) (ум.  17 мая   1606 ) —  царь   России  с  1 июня   1605  по  17 (27) мая   1606 , по устоявшемуся в историографии мнению —  самозванец , выдававший себя за чудом спасшегося младшего сына  Ивана IV Грозного  — царевича Дмитрия . Первый из трех самозванцев, именовавших себя сыном  Ивана Грозного , притязавших на российский престол (см. также  Лжедмитрий II  и  Лжедмитрий III ). Гибель царевича Дмитрия Основная статья:  Дмитрий Углицкий (царевич) Царевич Дмитрий погиб при не выясненных до настоящего времени обстоятельствах — от ножевой раны в горло. [3]   Его мать  обвинила в убийстве Дмитрия пребывавших в Угличе «людей Бориса»  Данилу Битя...

Akçay savaşı

Akçay savaşı Karamanlılar ile Osmanlılar arasında 1397 yılında meydana geldi. Macar kralı sigismund'un Osmanlılarla yaptığı Niğbolu Savaşı'ndan sonra güçlenen Karamanoğlu Alaüddin Bey Ankara'ya hareket düzenleyerek Anadolu Beylerbeyi sarı Timurtaş Paşa'yı esir aldı. Niğbolu Zaferini haber alınca Timurtaş paşayı çeşitli hediyelerle Yıldırım Beyazid'a göndererek af dilemiştir. Fakat bu af kabul edilmeyince Savaşa mecbur kalmıştır.Savaş Akçay Ovası'nda 2 gün sürmüş fakat savaştan bir sonuç alınamamıştır. Savaşın 2. günü Osmanlı Kuvvetleri, Karamanoğullarını çember içine alarak, Konya kalesine kaçmak zorunda bırakmıştır. Bunun üzerine Osmanlılar Konya'yı kuşatmışlardır. Alaüddin Bey Osmanlılar tarafından esir alınmış, daha sonra Yıldırım Beyazıt'ın emri ile öldürülmüş ve başı kesilerek mızrağı takılmış şehir içinde dolaştırılmıştır. Bu savaştan sonra Beyazıt Karaman üzerine yürümüş ve işgal etmiştir. Bu savaşın sonucunda Toros dağının kuzeyindeki şehi...