Rönesans Ne Zaman Başladı?
Genel olarak Rönesans’ın 1400-1600 yılları arasındaki dönemi kapsadığı kabul edilir. Fakat birtakım tarihçiler, değişik gerekçelerle süreci, daha erken başlatır ve daha geç bir tarihte sonlandırır. Bununla beraber Rönesans Dönemi’nin tarihte oldukça kritik bir önemi olduğu, uygar tarihle Orta Çağ arasında köprü görevi görmüş olduğu görüşüne karşı çıkana pek rastlanmaz.
Michelangelo’nun Davut Heykeli
Rönesans nedir?
Rönesans, Fransızca bir kelime olup “tekrar doğuş” demektir. Burada kast edilen yeniden doğuş, Orta Çağ’da neredeyse yok olan öğrenmeye duyulan ilginin dirilişidir.
Rönesans düşünürlerine bakılırsa Orta Çağ, kısırlaşmış bir kültür çölüdür. Bu dönem düşünürleri, klasik metinleri ve felsefeleri yeniden gündeme getirerek çöle can suyu verdiler. Kendi sanat stillerini yarattılar, felsefi ve ilmi araştırmalar yaparak yepyeni yorumlar ortaya koydular. Dönemin öne çıkan unsurlarını saymak istersek; hümanist felsefenin doğuşundan, matbaanın icadından, yeni dünyanın keşfinden ve kuşkusuz Leonardo da Vinci (1452-1519) ile Shakespeare (1564-1616)’in eserlerinden söz etmemiz gerekir.
Rönesans’a Hazırlık
Genel inanışın aksine aslında Orta Çağ Avrupasında klasik metinler tamamen yok olmamıştır.
Rönesans’ı hazırlayan 3 öncül gelişme yaşanmıştır. Bunlardan ilki, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun ilk imparatoru olan Şarlman döneminde (742-814) ortaya çıkan Carolingian Rönesansıdır. Ardından Osmanlı Rönesansı ismi verilen dönem gelir. 1453’te İstanbul’un fetih edilmesi ile Doğu Roma İmparatorluğu’nun alimleri ve sanatçıları İtalya’ya taşınır ve rönesansın fitilini ateşlerler. Üçüncüsü ise 12. çağ Rönesansı olarak anılan ve Rönesansın yayılmasında mühim bir rol oynayan klasik metinlerin çevirisi ile başlayan süreçtir. Bu dönemde eski üniversite formu yeniden kurulmuştur.
Rönesans’ın doğuşunda, Haçlı Seferlerinin de oldukca mühim rolü vardır. Haçlı Seferleri, Avrupalıların, gelişmiş İslam kültürleri ile temasa geçişine vesile olmuştur. Çıktıkları seferlerden evlerine dönen Haçlı Ordusu askerleri beraberlerinde, Yunan ve Roma klasiklerinin kopyalarını getirmişlerdir.
Çok ilginçtir ki tüm bu gelişmeler olduktan sonra Rönesans’ın ortaya konuluş sahnesini kuran, Kara Ölüm adıyla anılan büyük veba salgını olmuştur. Kara ölüm, Avrupa’yı kasıp kavururken pek çok mühim devlet görevlisi de yaşama veda eder. Rönesans’ın doğum yeri düşünülen Floransa’da politik sahnede karışır, ayaklanmalar adım atar. Medici ailesi Floransa’ya göç eder. Sosyal hareketlilik, Mediciler ve daha pek fazlaca kişi için mühim avantajlar sağlar. Sanatçıları ve sanat içerikli üretimleri desteklemek, kuvvetli ailelerinin zenginliklerini gösterme yöntemi haline gelir. Sanat, fikirleri yaygınlaştırmanın en etken yöntemlerinden biri olduğu için Rönesans anlayışı; başta İngiltere, Fransa ve Almanya gibi mühim Avrupa ülkelerine yayılır, köklenir ve gelişir.
Veba salgınının bir başka etkisine dikkat çeken tarihçiler de vardır. Bu tarihçilere gore kitlesel ölümler, insanların kilisenin öbür dünya ile ilgili savlarının sorgulanmasına yol açmıştır. Kilisenin öğretisine duyulan güvenin sarsılmasıysa hümanist felsefenin doğuşuna ön ayak olmuştur. (“Hümanist Olmak Ne Anlama Gelir?” başlıklı makalemizi okumak dilerseniz buraya tıklayabilirsiniz.)
Matbaa ve Sanat
Rönesans’ın doğuşu ve yayılışına en büyük katkılardan biri de matbaanın icadı olmuştur. 1440 senesinde, Johannes Gutenberg tarafından buluş edilen basımevi sayesinde klasik metinler ile pek fazlaca kutsal ve seküler kitap basılmıştır. Yükselen öğrenme arzusu, kitapların yaygınlaşması ile hem doyurulmuş bununla birlikte pekişmiştir. Aslında eğer öğrenme arzusu yükselmemiş, halkta bir okuma isteği hasıl olmamış olsaydı matbaanın icadı hiçbir işe yaramazdı. Nitekim bizim coğrafyamızda matbaanın yaygınlaşması, 300 sene kadar sonra olmuştur. Matbaanın bizim coğrafyamızda niçin bu kadar geç yaygınlaştığı ile alakalı sayılan bütün gerekçeler aslına bakarsak birer bahanedir. Zira halkın talebi karşında hiç bir güç, üç yüz yıllık bir gecikmeye niçin olmazdı.
Sanatçıları korumuş olan sanatçıların yeni keşifler yapmasını ve yepyeni teknikler geliştirmesini olası kılan fazlaca sayıda güçlü insan ortaya çıkmıştır.
Rönesans sanatı, klasik sanattan önemli öçlüde etkilenmiştir. Hem klasik bununla beraber Rönesans periyodu sanatçıları adamın ve doğanın güzelliğine odaklanmıştır.
Bu dönemde meydana getirilen resimlerin bir bir çok Katolik Klisesi’nin siparişi üzerine üretilirken birçok zengin kişi, sanatçıları desteklemek için öne çıkmıştır. Floransa, Rönesans sanatının ilk merkez üssü olmuştur. 15. Yüzyılın sonuna gelindiğinde Roma, Floransa’nın da önüne geçmiştir. Papa 10. Leo, Roma’yı dini yapı ve sanat eserleriyle doldurmuştur. 1490’lardan 1520’lere kadar olan bu devre, tarihi kayıtlara Yüksek Rönesans adıyla geçmiştir.
Müzik ve Bilim
Görsel sanatta olan gelişmeler müzik de yaşanır. Hem Katolik Kilisesi aynı zamanda hususi şahıslar, müzik alanındaki gelişimleri teşvik eder ve bu sayede pek oldukca yenilik yapılır. Harp ve keman ailesinin üyeleri de dahil olmak üzere pek oldukça yeni müzik cihazı geliştirilir. Matbaa yardımıyla notalar yaygınlaşır. Dönemin hümanist anlayışı Rönesans müziğine yansır. Besteciler, müzikle ilgili klasik tezleri öğrenir ve duygusal etkisinde bırakır ortaya çıkaracak müzikler yaratmayı amaçlarlar. Şarkı lafları, bestelere daha dramatik bir biçimde uygulanmaya başlanır.
Klasik edebiyat ve klasik metinlerin içine daldıkça, yaratımın ancak kusursuz yasalar ve nedensellikle olası olacağı yönündeki Yunan yaklaşımı benimsenir. Çalışmalar; astronomi, anatomi, tıp, coğrafya, simya ve matematik gibi konular çevresinde yoğunlaşır. Zamanın en mühim bilimsel bulgularından biri, Nicolaus Copernicus adlı bir Polonyalı matematikçi ve astronomdan gelir. 1530’larda, Copernicus (bizler kendisine Kopernik diyoruz) heliosentrik (güneş merkezli) sistem teorisini yayınlar. Daha ilkin Dünya’yı merkeze koyan anlayışın yerine Güneş’i merkeze koyan bu sistem, Katolik Kilisesi tarafınca sapkınlık olarak görülür ve yasaklanır.
Zamanın önde gelen başka bir Rönesans bilimcisi, Galileo Galilei’dir. Katolik Kilisesi tarafından zulüm kabul eden Rönesans’ın mühim şahsiyeti Galilei, teleskopu geliştirmiş ve böylece yeni gök cisimlerini keşfederek, heliosentrik güneş sistemi fikrini desteklemiştir. Newton’un yerçekimi ile ilgili keşiflerinin önünü açan, düşen nesneler üzerinde hareket deneyleri yapmıştır. Hayatının son dokuz yılını Katolik Kilisesi tarafınca verilen ev hapsinde geçiren Galilei’yi tarih kitapları; mantık, bilim ve muhakeme kahramanı olarak anıyor.
Sonuç olarak, Rönesans’ın Eski Dünya’dan modern dünyaya geçiş periyodu olduğu, Aydınlanma Çağı’nı başlatan basamak bulunduğunu söyleyebiliriz!
Kaynaklar:
Penfield CSD
Internet Encyclopedia of Philosophy
The City University Of New York
Comments
Post a Comment